Psikodrama ve Gestalt Terapi Grupları
Neşe Karabekir - Psikodramatist 1993
Danışman: John Mcleod ve Kate Kirk, Keele Üniversitesi, İngiltere

ÖZET

Yalom (1985) tarafından psikoterapötik grupların etkinliği açısından kritik öneme sahip 12 iyileştirici faktörü temsil eden 60 maddelik bir anket üç farklı Geştalt (N = 28) ve üç farklı Psikodrama (N = 25) grup katılımcısına 5 açık uçlu soru ile uygulanmıştır, bir hafta veya hafta sonu gruplarının sonunda. Grup tipleri arasındaki ve aynı gruplar içindeki farklılıklar, T-testleri kullanılarak kantitatif olarak analiz edildi. T-testi sonuçlarına göre Psikodrama ve Geştalt Gruplarında katarsis kategorisinin anlamlı derecede farklı olduğu bulundu. Aynı teorik bakış açılarından gruplar içinde anlamlı bir fark yoktur. Bu sonuçlar, iki farklı eylem odaklı psikoterapiden grup katılımcılarının benzer terapötik faktörlere değer verdiğini göstermiştir.

Psikotik, Nevrotik ve Normallerde Sosyal Atomların Karşılaştırılması

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Danışman: Prof Dr. Ethem Özgüven

 

ÖZET

Moreno’nun kişilik kuramı, biyo-sosyal etkileşim kuramı olarak kabul edilir:  teori, insanın biyolojik organizma ile sosyal çevre arasındaki sürekli etkileşimden kaynaklanan fonksiyonlar geliştirdiğini öne sürmektedir. (Bischof, 1964).

Bir askeri hastanenin psikiyatri kliniğinde “Psikotik, Nörotik ve Normların Sosyal Atomlarının Karşılaştırılması” adı altında bir araştırma yaptık ve verilerin içeriğinin yanı sıra istatistiksel olarak da anlamlı sonuçlar elde ettik. Bu amaçla geliştirilen sosyal atom testi normal kabul edilen bireylere, çeşitli nevrotik tanıları olan ve psikotik durumdaki bireylere uygulandı. Bu çalışmada psikotik, nevrotik ve normal gruplardaki bireylerin "sosyal atomları" arasındaki farklılıklar analiz edilmiştir. Farklılıkları belirlemek için sekiz grup hipotez grubu test edilmiştir. Tüm hipotezler 0,05 hata düzeyinde test edilmiştir.

Psikodrama ile Çift ve Aile Terapisi, Emine Oskargil Göktepe- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2002
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

 

ÖZET

Psikodama, bir çok kuramdan farklı olarak sadece patoloji ile değil, aynı zamanda sağlıklı olanla da ilgilenmiştir. Bu, psikodramaya üstünlük katan sayısız özelliklerden biridir. Sağlıklı toplum sağlıklı bireylerden oluşur. En küçük toplum birimi ailedir ve bireylerin birçok davranışının şekillenmesinde hatta kişiliklerinin oluşmasında ailenin önemi büyüktür. Psikodrama’nın kurucusu Jacob Levy Moreno, Viyana yakınlarında aile hekimi olarak görev yaptığı dönemde ailelere yardımlarını daha da yoğunlaştırdı. Moreno bu sayede sadece grup terapisinin oluşumunu sağlamakla kalmamış, aynı zamanda aile terapisinin de başlangıcına önderlik etmiştir. Bu çalışmada ise öncelikle aile terapilerinin doğuşu, ardından aile ve çift terapilerinde psikodrama tekniklerinin kullanılması,  ve psikodrama ile aile terapisinin üstünlükleri incelenmiştir.

Psikodramada Direncin Çözülmesi, Rüya Turna- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü -  Mezuniyet Tezi, 2002
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Direnç, bireyin kendisini ve problemlerinin nedenlerini anlamasını engellen bir süreçtir. Kişi değişmeyi istese bile neye ve niye direndiklerinin farkında olmadıkları için dirençlerini aşmaları da zor olmaktadır. Birey, dirençleri sayesinde bir takım kazançlar elde ederken kişiler arası ilişkilerde zorlanma yaşayabilir. Psikodrama gruplarında danışanlar psikodramanın oyun aşamasında oyuna karşı, konuya karşı, gruba karşı, lidere karşı, diğer grup üyelerinin oluşturduğu yardımcı egoya karşı direnç gösterebilir. Bu çalışmada, direncin tanımı, işlevleri ve nasıl fark edileceği anlatıldıktan sonra, psikodramanın direnci çözmek için kullandığı tekniklere yer verilmiştir. Son olarak psikodrama tekniklerinin, direnci çözmedeki işlevleri örnekler ile açıklanmıştır.

Psikodramadan Yaşama Spontanite Ayşe Kocayoruk Yaya -Psikodramatist

Istanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2003
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Sosyometrik sistemin temel taşlarından olan spontanite kavramı, Moreno’ya göre insanın içinde bulunduğu yeni veya eski bir duruma göre en uygun tutumu sergileyebilmesidir. İnsanlığın evriminde spontanite, libidodan, hafizadan, zekadan da önce ortaya çıkmıştır. Bu tez çalışmasında, spontanite tanımı, spontanitenin kullanılabilir çeşitleri, spontan davranışın oluşumunu ve gelişimini etkileyen faktörler, spontan kişinin karakteristik özellikleri, spontaniteyi engelleyen etmenler, spontan olmanın yaratıcılıkla etkileşimi ve  spontanitenin ön koşulu olarak da ısınma kavramlar detaylıca açıklanmıştır.

PsikodramadaTedavi Edici Etmenler- Ayşe Malkoç İstengel -Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2003 
(Danışman: Deniz Altınay UzmanPsikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı)

ÖZET

Bir grup terapisi yöntemi olarak psikodrama, insanlar arası sorunların çözümünde hümanist bir yaklaşım gösterir ve gelişmeye imkan verici bir grup ortamını sağlar. Bireye geçmiş yaşantısını sahnede tekrar yaşama, bu yaşantıyla ilgili katarsis sağlama, içgörü kazanma ve dolayısıyla da bu yaşantıyı kontrol etme şansına imkan verir. Psikodrama, bilişsel analiz yöntemlerinin yaşantısal ve katılımcı boyutlarla bütünleştirir. Grup terapi olanakları yanı sıra terapide davranışı da kullanır ve böylece sözsüz iletişimin önemine de dikkati çeker. Psikodrama, geçmiş sorunları olduğu kadar, güncel sorunları ve çatışmaları veya gelecekle ilgili koruları, güçlükleri de ele alarak bireyi hazırlamak, baş edebilme yollarını incelemek, onları denemek olanağını da verir. Bu nedenledir ki, psikodrama her zaman terapötik olduğu kadar da pedagojik etkinliği olan bir yöntemdir. Bu çalışmanın amacı da psikodramanın tedavi edici yönlerinin detaylıca işlemektir.

Psikodramada Isınma Oyunları - Anıl Adanalı, Psikodramatist

Istanbul Psikodrama Enstitüsü - Mezuniyet tezi, 2004
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodramadaki oyunlar sayesinde bireyler, kendi duygularının ve sezgilerinin tecrübe  yoluyla farkına varırlar. “Yapmadan bilemeyiz” sözü bazı şeylerin doğrudan yaşanmadıkça yeterince öğrenenilemeyişini ve hissedilemeyişini vurgulamaktadır. Buna karşın, günlük hayatta tecrübe edilme imkanı bulunamayan pek çok şey kişiler tarafında psikodramadaki ısınma oyunları sayesinde yaşanma şansı bulmaktadır. Isınma oyunları, bireylerin sadece geçmişini veya mevcut durumunu farketmesini değil, bireyi geleceğe hazırlamayı da sağlar. Her ısınma oyunu gerçek yaşamın bir provasıdır: Isınma oyunları psikolojik bir ısınma sağlayarak bireylerin yaşamdaki olayları anlamasını ve baş etmesini destekler. Bu çalışmanın amacı ısınma oyunlarını genel olarak değerlendirmek, psikodramada ısınma oyunlarının yerini belirginleştirebilmektir. Bu çalışmanın gelecek meslektaşların da ısınma oyunları üzerine kendi görüş ve tecrübelerini paylaşmalarına zemin hazırlaması öngörülmüştür. 

Co-Therapy Sınırları ve Gerekliliği- Ceni Kanditan Psikodramatist
İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2004
 (Danışman: Deniz Altınay UzmanPsikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı
)

ÖZET 

Jacob Moreno, co-terapislerin keşfetme ve yönlendirme açısından terapistin uzantısı olduklarını ama aynı zamanda gerçek ya da hayali dramasında ise protagonistin uzantısı olduklarını söylemiştir. Co-terapistlerin, oyuncu olmak (grup üyesi olarak oyuna katılmak), protagonistin gereksinim duyduğu rolleri canlandırmak, protagonisti yönlendirmek, özel araştırmacı olmak gibi görevleri vardır. Terapistin kenarda göze batmayan gözlemci olarak kalması ona iki olanak sağlar: Oyunda ve grupta olup bitenleri daha iyi izleyebiler ve protagonistin, transferans yansımalarının dışında kalır. Bu çalışmada psikodrama grup terapisinde terapistin ve co-terapistin rolü, aralarındaki ilişki ve işbirliği süreçleri, co-terapistin işlevleri, grup sürecine katabilecekleri, sorumluluklarının sınırları ve son olarak co-terapinin güçlükleri üzerinde durulmuştur.

Farklı Gelişenlerin Eğitim ve Tedavisinde Psikodramanın Kullanılması, Ayşegül Kumanlı, Psikodramatist
Istanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2004
Danışman: Deniz  Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET
Bu çalışmada ele alınmak istenen şey, farklılık ve bireysellik kavramlarını “normal” ( zihinsel ve ruhsal açıdan) denilen sıradan insan bütünü içinde kabul edilmeyen kişilere yönelik incelemek, bu kişilerle psikodrama yöntemiyle nasıl çalışılabileceğini ve neler yapılabileceğini göstermektir. Bu kişiler sadece “normaller” gibi algılamadığı için farklı ve bu yüzden de bireyselliği olmayan kişilerdir. A. Phillips “Nedense semptomları farklı bir düşünme şekli olarak değil, düşünmeyi başaramamak olarak görürüz”, der (1998). Bu çalışmada psikodramanın farklı gelişenler üzerindeki tedavi edici etkileri araştırılmıştır. Psikodramanın en önemli temel özellikler olan eylem, yaratıcılık ve spontanlık hedeflenen süreçlerin gerçekleşmesini sağlamanın anahtarıdır. Moreno’ya göre engellenmiş yaratıcılık belli bir grup yaratıcılık nevrozlarına neden olur ve bunun sonucunda da mevcut potansiyallerini gösteremez ve gelişemezler. Sonuçlar ortaya koyuyor ki psikodrama ile kişinin iç gerçeği açısından bilinç alanının genişlemiş ve ayrıca psikodrama ile spontanlığı yapıcı olarak artan kişilerin ifadelerinin gittikçe rahatlamış ve çevresi tarafından anlaşılırlığı artmıştır.

Felsefe’den Patoloji’ye bir Yolculuk Moreno’ya Göre Rol Kuramı, Bilal Albaş Psikodramatist. Istanbul
Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi 2004
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikoterapi ekollerinin uygulamalarında ait oldukları okulun kuramı ne kadar önemli ise rol kuramının önemi de psikodrama pratiğinde o denli büyüktür. Psikodramada ise genel olarak kuram en son hatırlanır. Moreno, “An Felsefesi” adını verdiği yeni bir felsefi sisteminin, her alanda insanlığın karşılaştığı sorunları çözerek kurtuluşa götürecek bir yaratıcı devrim anlayışının teorisyeni ve uygulayıcısıdır. Deniz Altınay’a göre Moreno’yu anlamak ve ondan sonra eksiklikleri tamamlamak, hataları düzeltmek ve her şeyden önemlisi bilimsel olarak test edebilir bir kuramı öne çıkarmak gerekliliği vardır. Bu çalışmanın amacı, meslektaşlarımızın psikodrama çağrışmalarında oyun ve eylem olarak belirginleşen ekolün sadece oyun ve eylemin olmadığını anlatmak ve bunlarla beraber, psikodramanın düşünce ve yorumu da barındırdığı ve hepsinin kuramdan temel alarak güç bulduğunu, anlam kazandığını göstermektir.

Etkili İletişim Becerileri Eğitiminde Psikodramanın Kullanımı,  Serpil Sofuoğlu Güngör- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü -  Mezuniyet Tezi, 2004
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

 

ÖZET

Bu tez çalışmasında öncelikle psikodramanın felsefesinin oturduğu ve sağlıklı olmaya hizmet eden eylem, yaratıcılık, spontanlık kavramları ele alınmıştır. İkinci olarak psikodramanın unsurlarının bu grup çalışmasındaki kolaylaştırıcılığından söz edilmiştir. Üçüncü bölümde ise etkili iletişim becerileri eğitimi grup çalışmasında psikodramanın temel tekniklerinin yeri ve kullanımı ele alınmıştır. Dördüncü bölümdeki ısınma oyunları, grup üyelerinin birbirlerine ve ısınma oyunlarının kişilerin konuya ısınmalarındaki rolünden bahsedilmiştir . Son bölümde ise grup çalışması planı, var olan etkili iletişim grup çalışması modelindeki hedeflere, psikodramadan faydalanarak ulaşmayı sağlayan bir plan şeklinde çerçevelendirilmiştir.

Travmatik Yaşam Olayları ve Psikodrama, Çiğdem Yananer Eroğlu-Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2004
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Travmatik yaşam olayları bireyin varlığına ani biçimde inen ve son derece zorlayıcı olaylardır. Böyle bir olay ile sarsılan bireylerin yaşadıkları acı kimi zaman içinden çıkılamaz bir hal alabilir ve kimi zaman yıllar sonraya bile taşınabilir. Bu çalışma kapsamında ağırlıklı olarak travmatik yaşa olaylarına ilişkin psikodrama uygulamaları ele alınmıştır. Psikodrama uygulamaları çok güçlü teknikler bütünüdür ve travma konusundaki uygulamalardaki bu gücünü yaşanan olayı ve durumu yeniden ve iyileştirici biçimde yaşayabilmekten alır. Bu çalışmanın sonunda “Koruyucu Düşünce Atomu” yeni bir model önerisi olarak sunulmaktadır. Yine bu çalışmada bireysel anlamdaki travmatik yaşantıların toplumsal yaşama etkileri göz önüne alınarak ayrıca sosyatri konusuna da değinilmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde ele alınan bu konu, toplumsal yapı ve örüntüleri iyileştirmek açısından kanımca günümüzün gerçek gereksinimini yansıtmaktadır.

Eylem Metodları, Fatma Tosun- Psikodramatist

Istanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2004
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Her bir terapi yöntemi psikolojik ve felsefi açıdan birbirinden etkilenmiş ve sonrasında kendilerine özgü yaklaşım ve yöntemlerini geliştirmiştir. Eylem metodlarını kullanma yönüyle birbirlerine benzeyen Psikodrama, Geştalt Terapi, Yaratıcı Drama, Dramaterapi, Dans Terapisi ve Aile Dizimi’nin temelinde insanın doğasına uygun “eylem”in kendisi yatmakta ve eylemi kendini ifade etme yolu olarak kullanarak, ruhsal yönden gelişmesini sağlamaktır. Her biri eylemi merkez alsa da kullandığı yöntem ve teknikler bakımından ve amaçlar yönünden farklılıklar göstermektedir. Bu çalışmanın amacı, eylemi kullanan terapi tekniklerinin “Eylem Metodları” başlığı altında bir araya getirilip getirilemeyeceği tartışmasına katkıda bulunmaktır.

Psikodramada Direnç, Gonca Baştuğ- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2004
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodrama için direnç kişilerin yolculuğunda onlara yardımcı olan, yol gösteren, kişiye kendini ve çevresini görünür kılan, gerçekleri bulduran, değiştiren ve geliştiren bir kavramdır. Bu tezde, öncelikle direncin teorik ve operasyonel tanımları yapılarak, psikodrama ve diğer ekollerin dirence bakışı tartışılmıştır. Ardından bir psikodrama oturumunda direncin hangi aşamalarda oluştuğu ve çözümü için psikodramatik temel ve yan tekniklerin kullanımı; protagonist, yardımcı ego/rollerin bu durumla nasıl yüzleştiği konuları da bu çalışmada incelenmiştir. Tezin son bölümünde, bu çalışma için oluşturulan Direnç Anket listesi ve bu anketteki sorulara verilen cevaplar ve yorumlar yer almaktadır.

Çocuk Psikodraması, Feyziye Erdoğan- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü - Mezuniyet Tezi, 2004
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu tez çalışmasının ilk bölümünde Moreno’nun “Rol Kuramı” ve “Oyun” ile ilgili kavramlara yer verilmiştir. Ardından çocuk psikodramasının temel kavramları, rol eğitimi ve öğrenme işlevleri, kullanılan teknikler, grup oluşturma ve çocuk psikodraması oturumunun aşamalarının özellikleri açıklanmıştır. Son olarak da çocuk psikodramasında terapist ve yardımcı terapistlerin görevleri, önemleri ve grup sürecinde aile konusu incelenmiştir.

Rol Kuramı / Rol Patolojileri ve Rol Değiştirme, Necla Baş –Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü -  Mezuniyet Tezi, 2004
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu tez çalışmasında, öncelikle Moreno’nun rol kuramı, rol gelişim aşamaları, rol kategorileri incelenmiş ve ardından rol değiştirme tekniğinin empati kurmaya etkisi ve rol değiştirme esnasında yaşanan yarı hipnotik durum üzerinde durulmuştur.  Rol kuramına göre psikopatolojik bozukluklar, rol yetersizliği sendromu ve rol repertuarının genişletilmesi konuları incelenmiştir. Son kısımda da psikodrama ve diğer ekollerin danışana bakışları, teknik ve ilkeleri karşılaştırmalı ve bütünleştirici bir bakışla aktarılmıştır.

Çok Kültürlü Çalışma Ortamında Bir Karşılaşma Çalışması – Sosyodrama
Hande Köprülüler Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü -  Mezuniyet Tezi, 2004
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu tez, ülkelerini bırakıp kalıcı ya da geçici bir süre için, Türkiye’ye öğretmen olarak gelen yabancılar ve onlarla aynı çalışma ortamını paylaşan Türk meslektaşları arasında köprü kurmak için bir çalışma örneği olarak hazırlanmıştır. Bu tezde, bir arada çalışan yabancı ve Türk öğretmenlerin birbirlerini daha iyi tanımaları, iletişim becerilerinin artmaları, empati yeteneklerinin geliştirmeleri, kendi kültürlerine ve başka kültürlere daha derinden ve anlayışla bakmaları, kısacası sosyodrama yoluyla “karşılaşmaları” amaçlanmıştır. Bu amaçla, 3’er saatten toplam 6 saatlik iki ayrı sosyodrama grup çalışması yapılmıştır. Çalışmaya Türk, İngiliz, Amerikalı, İskoçyalı, Kanadalı olmak üzere toplam 28 öğretmen katılmıştır. Çalışmanın sonunda öğretmenlerin birbirleriyle daha fazla iletişim içerisinde oldukları ve daha fazla birlikte zaman geçirdikleri gözlemlenmiştir.

Psikodrama’da Temel Tekniklerin İyileştirici Etkisi”,  Tansu Oskay- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü -  Mezuniyet Tezi, 2004
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodrama’da temel tekniklerden olan “Eşleme”, “Ayna” ve “Rol Değiştirme” teknikleri, psikodramanm kendi doğasına has, kişinin farkındalık kazanmasında, kendisini ve çevresini görmesinde, yaşadıklarını somutlaştırması ve eyleme dökmesinde, öğrenmesini arttırmada ve daha birçok katkıda rolü olan önemli tekniklerdir. Bu çalışmada, bu temel tekniklerin güçleri, dayandıkları felsefi temeller, süreçteki rolleri, oyundaki önemi ve öğrenmeye katkılarına değinilmiştir.

Spontanlıktan Yaratıcılığa Bergson’dan Moreno’ya “An” Cafer Çataloluk-Psikodramatist

Istanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2005
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Moreno'nun özellikle kullandığı ve tanımladığı kavramları hep andan yola çıkarak tanımlamıştır fakat buna rağmen Moreno'nun bu çıkış noktasına gereken önemin verilmemiş ve yeterince üzerinde durulmamıştır. Örneğin çok temel kavramlarından Spontanite, yaratıcılık, eylem, tele ve sahne kavramları doğrudan andan temel almaktadırlar. Bu çalışma öncelikle zamanın ve bunun en temel yapı taşı kabul ettiğimiz “an”ı incelemek ve bu konudaki düşün ve bilim alanındaki çalışmaları araştırmak ve ardından bunun Moreno sistemindeki yerini bulmaktır. Bu çalışmada “an” Moreno'nun temel kavramları çerçevesinde tartışılmıştır. Bunlardan özellikle spontanite, tele, yaratıcılık, eylem ve sahne üzerinde durulmuştur.

Psikanalatik Psikodrama, Aşkın Koç - Psikodamatist.
Istanbul Psikodrama Enstitüsü - Mezuniyet Tezi, 2005
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu tezin amacı psikanalitik psikodrama uygulamalarına ilgiyi arttırmak ve bu çalışmaların Türkiye’de de yaygınlaşmasını sağlamaktır. Bu çalışma bir grup terapi yöntemi olan analitik psikodramayı anlamaya yönelik olduğu için, ilk önce grup kavramı üzerinde durma gerekliliği ortaya çıkmaktadır. İlk bölümlerde grubun çekiciliği ve bireysel terapilerden grup terapilerine geçiş konularına yer verilmiştir. Sonraki bölümlerde psikanaliz ve psikodramanın psikopatolojiye, dirence ve aktarıma bakışları incelenip kullanılan yöntemler açıklanmıştır. Ardından psikanalitik psikodrama uygulama çalışmaları, rüya çalışması ve psikanalitik çocuk psikodraması, psikanalitik psikodramada transferans ve direnç konularına yer verilip iki yaklaşımının temel karşılaştırmaları yapılmıştır.


 

Bireysel Psikodrama –Selma İşgüzar Lafçı Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2005
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Bireysel psikodrama, bireysel psikoterapide kullanılan psikodrama türüdür. “Yardımcı egoların olmadığı psikodrama” olarak da tanımlanan bireysel psikodramada etkileşim bir grup ortamında değil, terapistin ve danışanın birlikte yer aldıkları ikili bir etkileşim ortamında gerçekleşir. Bu tezde, bireysel psikodramanın tercih edilme nedenleri, bireysel psikodrama süresince psikodramadaki temel ve yardımcı tekniklerin kullanımı,  diğer yaklaşımlara göre avantajları ile dezavantajları açıklanması amaçlanmıştır.

Psikodramada Aleksitimin Ele Alınması. Harika Özel- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2005
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Moreno, insanların özünde var olan spontanlık ve yaratıcılığı harekete geçirip canlandırarak; bu sürecin kişilerin içlerinde var olan gizil gücü fark ederek kendi sorunlarını çözmelerinde, kendi yollarını bulma, kendi anahtarlarını keşfetmesi yönünde desteklenmesinden yanadır. Aleksimiti kavramının somatizasyonda pek çok kez çalışılmış olmasına rağmen panik bozuklukta işlevine ve sağaltımlarına bakılmamıştır. Bu doğrultuda bu tezin amacı ilk olarak, aleksitimik bireylerin kendilerinde var olan gücü fark edip, sorunlarından sıyrılırken, uygun simgesel anlatımlara yönelmeleri, fantezi ve düşlemlerden yararlanabilmeleri, duygularını farketme, tanıma, adlandırma ve ifade etme yönünde deneyim kazanmalarıdır. İkinci olarak da bu kişilerde kaygının şiddetli dışa vurumlarının olduğu durumlarda hangi rollerin gelişmediği, köreldiğine ve bu rollerin kişilerin yaşamındaki işlevlerine bakmak, grup yaşantısı öncesi ve sonrasında aleksitimi ve anksiyete puanları arasında fark olup olmadığını araştırmak amaçlanmıştır.

Çocuklarla Bireysel Psikodramada Terapistin Rolü “İyileştirici Anne”, Lisya Koen-Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2005
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Terapist, Rol Kuramının felsefesini ve tekniklerini kullanarak çocukla kurduğu özel ilişki sayesinde, çocuk ile anne arasında bozuk gitmiş ne varsa düzeltir. Bireysel çocuk psikodramasında çocuk ile terapist arasında kurulan sağlıklı ilişki, çocuğun kişiler arası ilişki yeteneğinin gelişmesine katkıda bulunur. Bundan daha öte olarak, rol öğrenimi sırasında edinilen, anne bebek arasındaki bozuk ilişkiden kaynaklanan sağlıksız deneyimler çocuk ile terapist arasında yeniden yapılandırılır. Bu tez çalışmasına psikodrama, bireysel psikodrama ve bireysel çocuk psikodramasının dayandığı temeller ve hedefleri incelenmiştir. Çocuklarla bireysel psikodramada rol gelişimi aşamalarında, terapistin aldığı “iyileştirici anne” rolleri açıklanmıştır. 

Psikodramada Rol Gelişim Kuramı ile Psikoanalitik Gelişim Kuramlarının Karşılaştırılmalı İncelemesi, Handan Altınova Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2005
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu çalışma ile amaçlanan, psikoterapi yöntemlerinden psikodrama temel alınarak, Psikodrama ve Psikanaliz kuramlarının bireylerin gelişim dönemlerine bakış açılarını, benzerlikleri ve farklılıkları çerçevesinden incelemektir. Ayrıca çalışmanın sonunda, her gelişim dönemi kendi başlığı altında tablolaştırılmış ve kuramlara göre gelişim dönemleri, her dönemin belirleyici özellikleri, yakın çevre ile kurulan ilişkiler, olumlu ve olumsuz gelişmeler göz önünde bulundurularak gruplandırılmıştır.

Eş’in (Double) Değeri Üzerine Bir Analiz, M. Fulya Kurter- Psikodramatist.

İstanbul Psikodrama Enstitüsü -  Mezuniyet Tezi, 2006
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu çalışma, psikodramadaki “double” ı yani “eş” i açıklamakta ve tartışmaktadır. Bunu yaparken “eş” in eşsiz oluşunun ve terapötik katkısının nerelerden güç aldığını birkaç boyutu ile ele almayı amaçlamaktadır. “Eş” in kaynağı ve gelişimsel kökleri. Moreno’nun ‘eş’ ine derinlemesine bakışı ve psikodramadaki rolü ve işlevi; “eş” in ardındaki felsefik duruş, Moreno’nun Tanrı ve evren hakkındaki görüşleriyle ve Tasavvufla bağlantısı; yeni psikodramatik model oluşumunda kilit kavram olarak “eş”, “eş” in teknik olarak yenilikçi karakteri; “eş” le ilgili yeni uygulamalar özellikle üzerinde durulan konular olmuştur. Aynı zamanda “eş” in yanlış işlevsellik gösterdiği durumda, sahip olduğu potansiyel tehditlere de “yönü şaşmış eş” başlığı altında değinilmiştir.

Moreno ile Artık Gerçeklik ve Yaratıcı Özümüzle Yeniden Buluşmamızda Artık Gerçekliğin Rolü Üzerine Psikodramatik Bir Röportaj – Seda Tatar Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2006
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Artık gerçeklik, Moreno tarafından dış dünyadaki bariyerleri aşmak ve bireyleri rollerinin kilitlendiği ana götürebilmek amacıyla geçici terapötik geçişlilik sağlamak için yaratılmış bir kavramdır. Bu tez, artık gerçeklik ve artık gerçekliğin yaratıcı özümüzle buluşmamızdaki anahtar rolüyle ilgili yazılmıştır. Hayatta hiç yaşama ihtimalimiz olmayan durumları, artık gerçeklik kavramı sayesinde, psikodramanın sınırsızlaşan dünyasında yaşayarak,  yaratıcılığımızı tekrar ortaya çıkarmak hedeflenmiştir. 

Psikodrama Grup Terapisi ve Dramaterapi’nin Karşılaştırılması Semiha Tenekeci-Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü -  Mezuniyet Tezi, 2005
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodramanın bilimsel kökleri Jacob Levi Moreno’nun (1889-197) spontanlık, yaratıcılık, eylem, an, rol teorisi ve etkileşim felsefesindedir. Drama terapi bazı eğitici oturumlarda eğlenceli ve teşvik edicidir fakat psikodrama teröpatik süreç içinde kişiliği açığa çıkarmada daha hazırlıklı ve donanımlıdır. Bu çalışmada önce, psikoterapide eylem kullanımının var edilmesi ve Moreno’nun kuramı açıklanmıştır. Ardından psikodramadan yaklaşık 40 yıl sonra ortaya çıkan dramaterapi ve uygulandığı ülkelerdeki çalışmalar üzerinde durulmuştur. Ardından  Drama terapisinde Embodiment Projection Role Modeli ve  bir uygulama örneği sunulmuştur Son olarak da Psikodrama ve Dramaterapi ilkeleri, metodları, kimler için daha uygun olabileceği açıklanarak, psikodramatistler ve drama terapistlerinin fonksiyonlarının karşılaştırılması yapılmıştır. 

İş Kadınlarında Annelik Rolü İle Çalışan Kadın Rolünün Etkileşimi ve Çatışmasının İncelenmesi ve Müdahale Yöntemi Olarak Psikodrama – Tuğba Özkabakçı, Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2005
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu çalışmanın amacı, anne olan veya anne olmak isteyen kişilerin; hem annelik rolü ve hem de çalışan bir emekçi olarak kadın rolü üstlendiklerinde kendilerini tanımalarında ve sorunlarına yaklaşımlarında, kendilerine dışarıdan bakabilmelerini sağlamaktır. Bu çalışmayı yaparak Moreno’nun ortaya koymuş olduğu felsefeden yola çıkıp sosyometri, sosyodrama ve psikodramayı uygulayarak bir model oluşturmak istenmiştir. Bu modelin ilk aşamasında katılımcıların temel çatışma duygularını anlamak için, seçilen deney grubuna Rol Atomu Ölçeği uygulanır ve ardından grubuna psikodrama oturumları yapılır. Çalışma içinde oturum detayları açıklayıcı bir şekilde yer almaktadır.

Psikodramada İçselleşmiş Nesne İlişkilerinin Anlam ve Anlatım Bulması. Tülay Arsu –Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü -  Mezuniyet Tezi, 2005
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodramanın yaşantılarda görünmeyeni görünür kılması gibi psikanalizin “Nesne İlişkileri Kuramı” da soyuttan somuta geçişi konu edinir. Bu çalışmanın amacı, psikodramaya nesne ilişkilerinin işleyişi ile bakmaktır. Kişinin içinde olanla dışındakilerin buluşma noktası olan psikodrama, pek çok kuramla birlikte ele alınabilir. Bu tezde psikodrama sahnesinde protagonistin içselleşmiş nesne ilişkileri, geçmişten şimdiye, zaman ve mekan oryantasyonu içinde incelenmiştir. Bu çerçevede iki vaka sunumu yapılmış ve süreç analizlerinden sonra çalışmayla ilgili olası eleştirilere yanıt verilmiştir.

İşyeri Performansı ile Spontanite ve Sosyometri Testleri Korelasyonu – Tuba Çarpa, Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2006
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu çalışmada öncelikle işyeri performansı, spontanite ve sosyometri arasındaki ilişkiler incelenmiş.  Ardından işyeri performans değerlendirmesinde sosyometri  ve spontanite testlerinin kullanımı açıklanmıştır. Bir bankanın 35 kişiden oluşan departmanına uygulanan bu araştırmada bireylerin 2005 yılı performans puanları dikkate alınmıştır.  İlk aşamada sosyometri testi tüm katılımcılara uygulanmıştır. Ardından sosyometri testi sonucu her iki soruda en fazla seçilen 8 kişi ile en az seçilen veya hiç seçilmeyen sondan 5 kişiye olmak üzere toplamda 13 kişiye spontanite testi uygulanmıştır. Yapılan spontanite testi sonuçları ile performans değerlendirme kriterleri sonuçları karşılaştırılmıştır.

Psikodramada Tele – Aktarım İlişkisi ve Roller, Serhat Türktan-Psikodramatist

Istanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2006
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Tele, ilişki içindeki kişilerin yaşantılarının ve iç dünyalarının farkında olarak veya olmayarak, karşılıklı biçimde ve çoğu zaman sözel olmayan yollarla paylaşılmasıdır. Aktarım, özellikle çözümlenmemiş bir çatışma içeren geçmiş ilişkilere ait ilişki örüntülerinin zorlantılı biçimde sürekli olarak tekrarlanmasıdır (Acar, 2001; Özbek, 2003; Fehr, 2000). Bu çalışma, psikodramada “tele” ile “aktarım” arasındaki ilişkinin, grupta karşılıklı rol etkileşimleri bağlamında incelenmesini hedeflemektedir. Bu amaçla, devam eden bir etkileşim grubunda üyelerin kendilerine ve diğer üyelere atfettiği rolleri belirlemek üzere “Ben Kimim?” ve “Kimdir Bu?” ölçekleri kullanılarak elde edilen veriler tele-aktarım ilişkisi ve rol etkileşimleri bağlamında incelenmiştir. 

Genososyogram ve Psikodrama, Özlem Cennetoğlu- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2006
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Terapi bağlamında kullanıldığında aile içindeki ilişki örüntülerini ortaya çıkarmak genososyogramın en güçlü yanlarından biri olmaktadır. Mcgoldrick ve Gerson (1985, aktaran, Papadopulos ve Bor, 1997), bir hasta veya bir aile ilişki ve işlevsellik örüntülerini haritalayan aile ağacını oluşturma sürecinin düşünce süreçlerini örgütleme ve geliştirmede dilin yaptığı ile benzer şekilde iş gördüğünü bildirmişlerdir. Bu tez çalışmasında, psikodramanın önemli alt alanlarından biri olan genososyogramın tarihçesi, dayandığı temeller ve kuşak içinde ve kuşaklar arası aktarım konuları incelenmiş ve ardından genonsosyogram çıkarılması, çizilip yorumlanması ve soru örnekleri verilmiştir. Örnek genososyogramların incelendiği son bölümde, Freud’un da 5 kuşaklık genososyogramına yer verilmiştir.

Psikodramatist Kimliği Bir Psikodramatist’te Bulunması Gereken Roller
Hanzade Ozan Çelik-  Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2006
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Anne-çocuk arasında oluşan etkileşim birimi insanın sosyal gelişiminin ve dolayısıyla sosyal kazanımlarının temeliyse; psikodrama gruplarında psikodramatist ve protogonist arasındaki ilişki de sosyal gelişimin kaynağı olur. Bu tezin ilk amacı, Rol Atomu Ölçeği kullanılarak psikodramatist olmayı düşünen kişilerin hangi alt rolleri taşıması veya geliştirmesi gerektiğini ve psikodramatistin bu alt rollerin dört ana rolünden hangisinde yoğunluk gösterdiğini bulmaktır. İkinci amacı ise, eğitimlerine yeni başlayanlara yardımcı olabilmek için eğitim aşamaları boyunca liderlik anlayışında ne gibi değişimlerin yaşandığını tespit etmektir. Bu amaçlar doğrultusunda oluşturulan rol atomu ölçeğine temel aşamada, üst aşamada ve mezun olan toplam 60 kişi katılmıştır. Ölçeği cevaplayanların en çok tekrar ettikleri özelliklerden ilk beşi sırasıyla yaratıcı, güven veren, empati kuran, dinleyen ve sezgili’dir; merkeze en yakın halkaya yerleştirilen ilk beş özellik ise yaratıcı, empati kuran, güven veren, dinleyen ve sezgilidir.

Örgütte Yarına Kalma ve Sosyometri- Nihal Özarslan Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2006
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Örgüt geliştirme çalışmalarının yapılabilmesi için örgütün uzun ve kısa vadeli hedefleri doğrultusunda, organizasyon yapısı ve özellikleri analiz edilerek ihtiyaçlar saptanmalı, eğitim ve danışmanlık programı kuruma özgü olarak düzenlenmelidir. Bu tezde öncelikle örgütlerdeki gelişim ve değişimin gerekçeleri incelenmiş; ardından yaratıcılık ve spontanlığın önemi ve bunun için kullanılabilecek sosyometri teknikleri incelenmiştir. Sosyometri testi, sosyometrik algı testi ve sosyal atom ölçeği kullanılmıştır. Sosyometri grup teknikleriyle çalışanlar arası etkileşim sorunlarını ve örgütün sosyal gerçekliğinin görünür kılma amacıyla yapılan çalışmanın sonuçları, uygulama ve değerlendirmeleri yapılmıştır.

Sosyometri ve Psikodramanın Kuantum Gerçekliği, Aysın Turpoğlu Çelik-Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2006
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu çalışma  ile amacım, sosyometri kuram ve uygulamalarının, gerçekte henüz çok net olarak ifade edemesek de doğa ve fizik yasalarıyla açıklanabilecek nitelikte olduklarını dile getirebilmektir. Bu nedenle, sosyometri kuramı ve temel kavramlarının bir kez de, birbirinden ayrık duran üç yaklaşımı bir araya getirmeye çalışarak, kuantum kuramı ve çok az da olsa nöropsikoloji açısından ele almak, yeteri kadar açıklanamayan yönlerine ışık tutmaya çalışmaktır. Bu teze başlarken bir başka hedefim de, sosyometrinin bütün temel kavramlarını geniş bir biçimde ele almaktı. Bunu yapmakla bu tezin sınırlarını çok zorlamış olacağından, sosyometrinin diğer kavramlarını daha geniş bir biçimde irdelemek üzere bir başka çalışmaya bırakarak daha çok “felsefi çerçeve” ve “tele” kavramına değinmekle yetinilmiştir.

 

Çocuklarla Psikodramatik Sosyal Beceri Gelişim Modeli. Sonnur Öztürk-Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2006
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Sosyal becerileri zayıf olan,  gerekli becerileri öğrenme fırsat ve deneyimlerinden yoksun kalan çocuklar akranlarıyla girdikleri ilişkileri uygun şekilde başlatamadıkları ya da sürdüremedikleri için giderek yalnız kalırlar. Bu nedenle, çocuklara gerekli sosyal becerileri kazandırmak için önleyici ve gelişimsel düzeyde hizmet veren çeşitli eğitim programlan hazırlamak önemlidir. Bu tez çalışmasının amacı, çocuklardaki sosyal becerilerle ilgili kuram, yöntem ve uygulamalar hakkında bilgi vermenin yanı sıra, akranları tarafından az kabul gören çocukların arkadaş ilişkilerini geliştirmelerine yardımcı olmak üzere psikodrama ile sosyal beceri geliştirme eğitim programı örneği, çocuklarla psikodramatik sosyal beceri gelişim modeli sunmaktadır.

Sanat Psikodrama (Art Psychodrama). Pakize  Asena Yurtsever- Psikodramatist.

İstanbul Psikodrama Enstitüsü Mezuniyet Tezi, 2006
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

İsim babası Deniz ALTINAY olan bu çalışma, Intermodal Sanat terapisi ve Psikodrama ekollerini bir arada kullanarak iki ekolün birlikteliğinden güçlü bir yapı oluşturma fikri ile doğmuştur. İlk olarak bu çalışmanın oluşma nedenlerini açıklamak üzere, her iki ekol sınırlı olarak incelenmiş ve bu yolla sebeplerin ve oluşumun temel özelliklerinin öncelikli olarak açıklanmasına çalışılmıştır. Çalışmanın amacı, psikodramanın ve sanat terapilerinin  ortaya çıkış şekillerini, gelişim süreçlerini açıklamak ve sanat psikodrama adlı bu uygulamanın ortaya çıkış amacı ve anlamını okuyucuya sunmaktır. İkinci olarak, bu çalışmada; Sanat Psikodrama modeli ayrıntıları ile tanıtılmakta, felsefesi, temel unsurları ve süreci açıklanmaktadır. Son olarak 10 oturumluk uygulama çalışması bölümünde, Sanat Psikodrama’nın pratik uygulamaları hakkında somut örnekler sunulmuş ve detaylı açıklamalara yer verilmiştir.

Obezitenin Psikodrama ile Tedavisi, Banu Akman- Psikodramatist İstanbul
Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi 2006
Danışman:Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu çalışmanın amacı psikodrama terapi tekniklerinin obezitenin tedavisinde kullanılmasını araştırmaktır. Bu çalışmada obez bireylerde gözlenen yemek yemeye farklı anlamlar yükleme, kendini ifade etmede zorluk, duygu dışavurumunda yaşanan yetersizlik, toplumdaki ve sosyal çevredeki stigmatizasyonla baş etmede yaşanan güçlüklerin bir eylem metodu olan psikodrama ile görünür hale getirmek hedeflendi. Psikodrama her şeyin görünür hale gelmesine fırsat tanıdığından, kişi öncelikle kendisiyle karşılaşacak ve bu yolla yaşadığı sorunla ilgili farkındalıklarını arttırarak değişme yoluna gideceği ve diğer yöntemlerden farklı olarak psikodrama sayesinde kilo alma sorununu temel nedenleri keşfetmek öngörülmüştür. Sonuçlar öngörüyü desteklemektedir.

Ergenlerde Psikodrama Uygulamasının Sosyometrik Tercihlere Etkisi
Feyza Gökalp Ozargil Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2006
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Sosyometri; sosyolojinin, psikolojinin, psikiyatrinin, psikolojik danışma ve rehberliğin orta noktasında bulunmaktadır. Psikodramanın yaratıcısı J.L. Morenoya göre sosyometrinin amacı sadece kişilerarası örüntüleri ortaya çıkartmak değil, kişilerin spontanlıklarını ve yaratıcılıklarını kullanmalarına fırsat sağlayarak dünyada tutunmalarına yardımcı olmaktır. Aynı amaç psikolojik danışmanlık ve rehberlik için de geçerlidir. Kişilerin gizil güçlerinin geliştirilmesini ve çevreye uyumlarının sağlanması hedefleyen rehberlik hizmetlerinin amaçlarının gerçekleştirilmesinde psikodrama tekniklerinden faydalanılabilir. Bu tekniklerle spontanlıkları artan ve yeni beceriler kazanan bireyler kendilerini tanıyarak çevreye uyum sağlayabilirler. Bu çalışmanın amacı, ergenlerde psikodrama tekniklerini kullanarak yapılan grup çalışmasında bu ergenlerin sosyometrik olarak tercih edilme oranlarını arttırmaktır. 

Psikodrama’da Yaratımın İyileştirici Etkisi  - Çiğdem Vatansever Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2006
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı
 

ÖZET

Psikodrama, yaratıcısı Moreno’nun sahip olduğu çok geniş bakış açısıyla psikodramatik süreci genişleten deneyimlere çok açık, bu açıdan bütünleyicilik açısından benzersiz bir sağaltım yöntemidir. Bir eylem metodu olarak psikodrama sanatla son derece uyumludur. Çünkü sanatla uğraşma,sanat eseri ortaya koyma da eyleme dayalı bir süreçtir. Psikodramada eylem sahnede yer alırken, kağıt, boya ya da kilden oluşan yaratıcı sanat aktivitelerinde daha küçük bir sahne vardır. Bu çalışmanın ilk bölümünde Moreno’nun yaratıcılık felsefesi, spontanite tiyatrosu ve psikodramanın sanatsal kökenleri incelenmiştir. Ardından psikodramada yaratım ve iyileşme kavramlarına, yaratıcı düşünce ve yaratıcı kişiliklere, yaratım sürecinde insanlığın nasıl şifa bulduğuna, yaratım dili olarak sembol ve imgelere ve terapötik etki kavramlarına ve psikodrama ve yaratıcı sanat terapisinin birlikte kullanımlarına yer verilmiştir. 

Çift Psikodramasında Genososyogram Kullanımı. Meral Yıldırım Keskin- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2006
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Genososyogram, kuşaklar arası önemli tarihleri, olayları içeren ve bireyler arasındaki sosyometrik bağları gösteren aile ağacıdır. Genogramlar farklı kuşaklar içinde kendini tekrar eden veya değişen ilişki kalıplarını araştırır. Bu sayede çiftin güncel konusunu odakta tutarken her birinin evlilik ilişkisini fark etmesini kolaylaştırır. Bu tez çalışmasının amacı, kişilerin seçimlerinde kendilerinden önceki atalarının, aile ağaçlarının etkisi üzerinden yapılacak araştırmanın ardından çiftlere yönelik psikodramatik bir model oluşturmaktır.

Çocuk Psikoterapisinde Ebeveyn Psikodraması- Perin Bilgen Turan- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2006
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Moreno, Viyana’da tıp öğrencisi iken Viyana bahçelerinde çocuklarla yaptığı çalışmalarda tek merkezli daire içinde çalışan grup kavramının temellerini atmış ve psikodramanın en temel kuramı olan rol kuramına ulaşmıştır. Bu çalışmada öncelikle psikodramanın aileye bakışı, rol gelişim süreçleri ve psikopatoloji ve ebeveyn tutumlarının bunlarla ilişkileri kuramsal olarak açıklanmıştır. Ardından çocuk grubuna paralel olarak ebeveynler ile yapılan psikodrama grubunun özellikleri, hedefleri, kullanılacak teknikler ve çalışılabilecek temalara örnekler verilmiştir. Son olarak ebeveyn grubu modeli sunulmuş ve grupta yapılan uygulamalara yer verilmiştir.

Psikodrama Triadik Sistemi’nin Bir Örgüt Değiştirme/Geliştirme Modeli Olarak Önerilmesi  - Mine Görgün – Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2008
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Günümüzde iş yaşamının sürekli değişen ve gelişen koşulları, çalışan, yönetici ve uzmanları bu koşullara en uygun tepkiyi vermeyi sağlayacak teknik ve yöntemlerin arayışına yönlendirmiştir. Bu tezin amacı  psikodrama kuram ve uygulama yöntemlerinin örgüt ve endüstri yaşamında karşılaşılan bu soruna kuramsal ve uygulama olarak bir çözüm önerisi getirmek ve öneriyi tanımlamaktır. İlk olarak etkin bir örgüt değiştirme / geliştirme sürecin özellikleri, gereklilikleri ve işlevi ile psikodrama triadik sisteminin felsefesi, sunduğu çalışma özellikleri ve işlevsellik alanları karşılaştırılmıştır. İkinci olarak; yapılan karşılaştırma sonucu ortaya çıkan ortak çalışma alanları belirlenmiş, bu alanların uygulamaya geçirilebilmesi için gerekli sorgulama yapılmıştır. Triadik sistem yaklaşımı içinde yer alan Sosyodrama'nın, örgütler ve sağlıklı örgüt yaşamı için geniş çalışma alanı oluşturduğu saptanmış ve bu yöntemin teknikleri tek tek ele alınmıştır.Kuramsal araştırma ve bulguları bu şekilde derlendikten sonra uygulama aşamasının hayata geçirilmesi, pratiğin ortaya çıkardığı etkenlerin araştırılması ve değerlendirilmesi yapılmıştır.

Ergenlerle Psikodrama – Arzu Soysal –Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2008
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti  Enstitü Başkanı

ÖZET

Eylem içinde öğrenme, yeni deneyimler kazanma, grup içinde var olma ve farklı yetişkinlerle ilişki kurma deneyimleri psikodramayı ergen kişi için uygun ve yaralı bir fırsat kılmaktadır. Bu çalışmada ergenlik dönemi özellikleri gözden geçirilerek ergenlerle psikodrama çalışmalarının nasıl olabileceğinden ve bu konuda önemli olan unsurların neler olduğu incelenmiştir. Bu çalışmada ilk olarak, rol kuramının ergenlik dönemi açısından gözden geçirilmiş ve ergenlik döneminde çok önemli bir yeri olan benlik algısına değinilmiştir. Daha sonra ise ergenlerle psikodrama, hem psikoterapinin temel unsurları, hem de temel psikodrama temel teknikleri açısından değerlendirilmiştir. Son olarak da ergenlerle yapılan psikodramanın işleyiş süreci, özellikleri ve bu konuda dikkat edilmesi gereken unsurlar ele alınmıştır. Bu çalışmada bir geçiş dönemi olan ergenlik döneminde psikodrama uygulamalarının uygunluğu ve yararları üzerinde durulmuştur. 

Psikodramada Katarsise Ulaşmak – Başak Bengisu Dinçsoy-Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2008
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Antik Yunan Felsefesi’nde Aristoteles’in tragedyasında açığa çıkan katarsis, Moreno’nun psikodrama sahnesinde terapötik anlamını bulmuştur.Katarsis tragedyada oyuncuları seyrederek seyircilerin acıma ve korku duygularından arınmalarından, psikodrama sahnesinde eylem içinde arınmaya kadar gelen bir değişim yaşamıştır.  Bu tez çalışmasında katarsisin anlamı ve terapötik tarihçesi, farklı ekollerde katarsis, terapötik spiral ve uygulamalarda katarsisin incelenmesi ve katarsis türleri, psikodramada katarsis, sosyodrama ve katarsis ve katarsis dinamikleri incelenmiştir.

Psikodrama’da Koruyucu Ruh Sağlığı ve Bir Model Olarak Evlilik Rol Kestirim Testi – Cumhur Amasyalı-Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2008
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodrama koruyucu ruh sağlığında da insanlara yardımcı olabilmemizi sağlayan bir felsefe ve teknikler bütününü içerir. Psikodrama tekniklerinden biri olan “geleceği deneme”, kişinin gelecekte karşılaşma ihtimali olan durumları psikodrama sahnesinde şimdi ve buraya getirerek yaşamasını ve denemesini sağlayan bir tekniktir. Bu spontanite içinde kişi, kendisini somut olarak görme şansına sahip olur. Psikodrama Evlilik Rol Kestirim Testi gelecekte alınacak karılık/kocalık rollerinin, kişinin geçmişten getirdiği ve bu rolü olumsuz etkileyebilecek özelliklerini şimdi ve burada birleştirerek gelecekle ilgili koruyucu bir çalışma yapılmasını sağlamaktadır. Bu tezde evlilik hayatı ile birlikte alınmaya başlanan “karılık” - “kocalık” rolleri ve rollere önceden bakarak/deneyerek daha sağlıklı bir evlilik ilişkisi kurulabilmesi için psikodramanın teorik temelleri ve uygulama yöntemleri ele alınarak tartışılmıştır. Ayrıca psikodramanın felsefik ve uygulama ile ilgili güçlü temelleri ve bize sunduğu teknikler kullanılarak örnek “Evlilik Rol Kestirim Testi” uygulanmıştır.

Ergen Grubunda İtim Yıldızı Olma ve Aile Ağacı Üzerinden Psikodramatik Müdahale Modeli – Zerrin Gündüz-Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2008
Danışman: Neşe Karabekir Ezgin Uzman Psikolog – Psikodrama Terapisti – Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Bu tez çalışmasının amacı, psikodramanın özel alan olarak ele aldığı aile ağacı ve sosyometrik üzerinden psikodramatik müdahale yöntemi geliştirerek, itim yıldızlarının tedavi sürecini araştırmaktır. Bunun için 9.sınıf öğrencilerine sosyometri kriter test sorusu uygulanarak hiç oy almayan 9 öğrenci belirlendi ve toplam 11 oturum olarak gerçekleşti. Çalışmanın sonucunda rol kuramına göre, sosyometrik yalnızlık yaşayanların iki çeşit psikopatalojisi olabileceği ortaya çıkmıştır. Nevrotik regresyon ve psikotik regresyon. Nevrotik regresyonun, baskı, şiddet yaşayan ergenlerin sosyometrik yalnızlığı ile ilgili psikopataloji olarak ortaya çıktığı görülmüştür. Psikotik regresyonun ise, ayrılık ankisiyetesi yaşayan ergenlerde ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Buna göre sosyometrik yalnızlık yaşayan ergenlerin aile ağaçlarında bu iki psikopatalojinin bağlamında sorun yaşayan başka akrabaların olduğu ve onların kuşaklararası aktarım yoluyla protagonistlere yansıttığı ortaya çıkmıştır. Kuşaklar boyu süren bu bağlantıların keşfedilmesi ve bunun üzerinden psikodramatik müdahalenin yapılmasının tedavi edici etkisinin olduğu kanıtlanmıştır.

Psikodramada Ölüm Kavramı ve Tamamlanma Süreci – Refika Özkan- Psikodramatist.

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2008
Danışman: Neşe Karabekir  Uzman Psikolog – Psikodrama Terapisti – Enstitü Koordinatörü.

ÖZET

Yaşam ve ölüm iç içedir; birbirine bağımlıdır. Ölüm, hayatın perdesi ardında sürekli olarak sesini duyurmakta ve kişinin yaşantısı üzerinde büyük etkilerde bulunmaktadır. Psikodrama ile gerçekleştirilen ölüm çalışmaları kişinin yaşarken ölüm duygusunu deneyimlemesini sağlar. Ölüm duygusunun deneyimlenmesi kişinin ölüm korkusundan kurtulmasını ve kişinin tamamlanmasını destekler. Psikodrama ile ölüm kavramını çalışan bireylerin farkındalıkları, yaratıcılıkları ve spontanlıkları artar. Bu tezin amacı, psikodrama ile ölüm kavramı üzerine çalışılarak kişilerin tamamlanma sürecine destek olacak modeller tasarlamaktır. Bu nedenle öncelikle ölümün fiziksel, psikolojik, sosyal ve ruhsal boyutları incelenmiştir. Ardından psikodramada ölümün yeri tartışılmış. Son olarak da ölüm ve tamamlanma sürecini destekleyecek modeller açıklanmıştır.

Ritüel, Mitoloji ve Psikodramanın Kökeni – Hatice Subaşı- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2008
Danışman: Neşe Karabekir  Uzman Psikolog – Psikodrama Terapisti – Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Mitoloji, eski uygarlıkların yaşamı ve ölümü, sevinci ve üzüntüyü, varlığı ve yokluğu açıklama şeklidir. Mitoloji ve ritüelin iç içe geçmesi dramayı yaratır. Ritüeller de mitolojinin eylem yönü olarak psikodrama ile ortak bağlar taşımaktadır. Ritüeller insanı kendi sınırlarını aşmaya zorlayarak arınmasına ve kendini tanımasına yol açar. Psikodrama için sahne nasıl olmazsa olmaz bir yapı ise ritüellerin sregilenmesi için oluşturulan sahne de hem kutsal hem de vazgeçilmez bir unsur olmuştur. Bu çalışmanın amacı psikodrama, mitoloji ve ritüel kavramlarını inceleyip psikodrama tekniklerinin ve aşamalarının mitoloji ve ritüel ile olan bağlarını araştırmaktır.

Toplumsal Bilincin Gerçeği Sosyodraması – İnci Gürhan- Psikodramatist.

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2008
Danışman: Neşe Karabekir  Uzman Psikolog – Psikodrama Terapisti – Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Sosyodrama toplumların iyileşmesi ve toplumların koruyucu ruh sağlığına kavuşmasını sağlayacak önemli bir uygulamadır. Geçmişten getirdiğimiz kollektif rollerimize bakar ve grubun ortak sorun olarak gördüğü bir problem üzerinde çalışılır. Nasıl bireyin psikolojisini geçmişi, hikayesi belirlerse; toplumun sağlığını da geçmişi belirler. İnsan nasıl kendi geçmişiyle yüzleşerek daha sağlıklı olursa, yaşadığı travmaları atlatırsa, toplum da kendi geçmişiyle yüzleşerek daha sağlıklı olur; geleceğe daha güçlü ve sağlıklı bakar. Bu tezin amacı, sosyodrama ve uygulama alanları ile ilgili bilgi vermek ve özellikle "yardımcı bilinçdışı" ve "grubun birbirine yardımı” konuları araştırmak ve toplumların neden tedaviye ihtiyaç duyduğu konusuyla ilgilenmektir.

Varoluşçu Psikodrama Psikodramada Varoluş – Ayşe Erçetin-Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2008
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı
 

ÖZET

“Her bir psikodrama seansı, varoluşçu bir deneyimdir, bir varoluş teorisi için temel bilgi içerir.” sözü Moreno’ya aittir. Bu tezin temel amacı, psikodramanın çoğu kavram ve tekniklerini kullanarak temel varoluşçu kaygılarla baş etmeyi grup ortamında sağlayacak bir model oluşturmaktır.

Bu tez ile temel varoluşsal kaygıların insan gelişimindeki olumlu yönü üzerinde duruldu. Varoluşçuluk ile psikodramanın felsefeleri, benzer ve farklı yönleri irdelendi. Her iki terapinin de dayandığı felsefe ve yaşantıya dayanan öğrenme sistemi ile birbirine benzer yönleri olduğu fark edildi. Ardından, varoluşçu psikodramanın terapötik etkisi araştırıldı ve psikodramanın temel kavramlarının varoluşsal kaygılarla bağlantıları irdelendi. Varoluşçu psikodramada terapistin rolü üzerinde duruldu ve terapistin kendi varoluşsal kaygıları ile baş edebilmesinin önemi vurgulandı. Uygulama alanında varoluşçu psikodramanın kullanıldığı alanlar araştırıldı. Ayrıca varoluşçuluğun temalarından biri olan doğum teması kapsamında hamilelik sürecindeki kişilerle yapılabilecek bir psikodrama oturumu tasarlandı.

An, Tanrı ve Moreno Sosyometri ve Psikodramada Tanrı ve Tanrılaşma Kavramlarının Karşılaştırılması – Bilun Altunlu Armağan-Psikodramatist.

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2008
Danışman: Deniz Altınay Uzman PsikolojikDanışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Jacob Levi Moreno (1892-1974) yılları arasında yaşamış bir doktor ve düşün adamıdır. O sadece psikoloji ve psikoterapi alanlarında, etkileyici saptamalar, yöntem kuramlar yaratmamış, ayrıca yazı ve düşüncelerinde dinbilim, felsefe, metafizik, sosyoloji ve psikoloji hakkında görüşlerini belirtmiştir. Bunları pratik yöntemler ve sosyal eylemlerle birleştirmiştir. Moreno’nun düşünceleri, söylemleri ve yaratmış olduğu metot, kuram ve yöntemlerinin araştırma, çalışma ve üzerinde işlenmeye ihtiyaç vardır. Bu niyetle, bu tezin konusu Moreno’nun Tanrı hakkında spesifik görüş ve düşüncelerinin yine Moreno’nun kurduğu Sosyometri, psikodrama ve spontanite tiyatrosu sistemlerini ve insanları nasıl etkilediğini incelemektir.

Sosyometrik Yalnızlıkta Spontanitenin Etkisi, Emel Öztürk Bodur- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2008
Danışman: Neşe Karabekir  Uzman Psikolog – Psikodrama Terapisti – Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Sağlıklı nesiller sağlıklı toplulukları oluşturur. Her birey spontanitesiyle doğar ve ebeveynleri tarafından şekillenir. Çocukların spontaniteleri arttıkça çok çeşitli rolleri deneyimler ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılayacak yaratıcı davranışlar geliştirebilirler. Belli bir yaşa kadar bütün çocukların öğrenmeleri spontane olarak gelişir. Kısa bir süre sonra ebeveynler çocukların ihtiyacı olmayan şeylerle onların dünyasına izinsizce girerler. Bir süre sonra çocuk spontanite eksikliği ve spontane eylemde bulunamama güçlüğü yaşamaya başlar. Daha sonraysa psikolojik problemler yaşayan bir yetişkin olabilir. Bu çalışmada amaçlanan; her bireyin doğuştan sahip olduğu, ancak ebeveynlerin erken dönemdeki hatalı müdahaleleriyle bozulan spontanitenin bireye yeniden kazandırılabileceğini kanıtlamak ve kişinin “seçilen” olabilmesini sağlamaktır.  Bunun için öncelikle lise 2. sınıf öğrencilerine sosyometri testi ön test olarak verilerek çekim ve itim yıldızları tespit edildi. Bu testin arkasından onlara ayrıca spontanite testi ön test olarak verildi. İtim yıldızları her ikisinden de düşük puan aldılar. Test sonuçlarının ışığında, itim yıldızları için, onların baskılanmış spontanitelerini su üstüne çıkarmak amacıyla 10 oturumluk spontanite eğitimi düzenlendi. 10 oturumdan sonra itim yıldızlarına spontanite testi son test olarak verildi. Sonuçlar itim yıldızlarının lehineydi. Spontanite eğitiminin itim yıldızları adına, geniş grup içinde, sosyometrik seçimler bazında bir farklılık yaratıp yaratmadığına bakmak için bütün gruba sosyometri testi son test olarak verildi. Sonuç olarak itim yıldızları birbirlerinin farkına vardı ve birbirlerini seçtiler. 

Psikodrama ve Tasavvuf Felsefesi – Şeref Algur- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2008
Danışman: Neşe Karabekir  Uzman Psikolog – Psikodrama Terapisti – Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Tasavvuf felsefesine göre evren tek bir varlıktır ve bu tek varlık tanrıdır. Bu tek varlığa Vucud-i mutlak denir. Tanrının en önemli özelliği yaratıcılığıdır ve tanrı kendi yaratıcılığını görmek için sınırlı olarak insana yaratıcılık özelliği vermiştir. İnsan başta yaratıcılık olmak üzere tüm tanrısal özellikleri taşımak isteyen bir varlıktır. Yaşarken tanrı varlığında erimiş, tanrı ile bir olmuş sufiler bu durumu anlatmak için “Enel Hak" (Ben Tanrıyım) derler. Moreno’nun da bu durumu anlatmak için "Ben Tanrıyım" demesi yaratıcılık ve spontanite kavramlarının Tasavvuf ve psikodrama felsefesinde temel, benzer kavramlar oluşunun kanıtıdır. Bu tez çalışmasında, tasavvuf ve psikodrama felsefesinin dayandıkları temel kavramlar arasındaki benzerlikler incelenmiştir. 

İtim ve Çekim Yıldızlarının Sosyal ve Aile Atomlarının Karşılaştırılması ve İtim Yıldızları için Psikodramatik Model Geliştirme – Ece Cengizalp Adanalı-Psikodramatist.

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2008.
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

İlköğretimden ortaöğretime geçişle birlikte ergenlik öncesi çocukların sosyal atomu da hareketlenir; akran ilişkileri çocuğa kendileri hakkında yeni algılar oluşturmasını, kendi kişiliklerini geliştirmelerine yardımcı olmasını sağlar. Çocuk için eylem açlığını gidermek ve bu açılığı giderirken engellenmemek son derece önemlidir. Bu çalışmada model olarak yer alan İtim Yıldızlarına yönelik planlanan grup çalışmasında çocukların hem “kendi başına olma kapasitelerini arttırmak”, hem de “gruplar içinde var olmalarına yardımcı olmak” amaçlanmıştır. Sosyal ve aile atomu değerlendirilmeleri yapıldıktan sonra, 7 oturumluk Psikodrama grup çalışmasına katılımlarından sonra, aile içi ilişki kalıplarına bakılarak, ailede kim tarafından itildiklerinin fark edilmesi ve onlarla yeni ve sağlıklı ilişkilerin geliştirilmesine yardımcı olunmuştur. Bu sayede yeni rol ve davranış kalıplarını gurubun korunaklı ortamında deneyen çocuklar, yeni edindikleri davranışlarını dış dünyada da daha kolay deneyebilir, kendilerini daha güvenli hissetmeleri sağlanmıştır.

Psikodramada Karşılaştırma (Encounter) – Meryem Ören- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2008
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu çalışmada psikodramanın temel kavramlarından biri olan "karşılaşma" (encounter) kavramı, psikodrama felsefesi, temel kavramları, kullanılan teknikler ve rol kuramı içinde ele alınmış ve bu unsurlarla ilişkisi psikodramadaki yeri ve terapötik gücü üzerinden incelenmiştir. Çalışmada ayrıca bireyin kendisi ve diğerleri ile karşılaşma deneyimini ilk kez yaşadığı dönemler ve deneyimler rol kuramı ve gelişim dönemleri içinde incelenerek, bireyin yaşamında "karşılaşma" cesareti ve/veya korkusunun gelişimi değerlendirilmiştir. Karşılaşma kavramını daha iyi anlayabilmek için psikodramatik bir karşılaşmayı var eden temel unsurlar içinde ele almak gerekir. Bireyin grup içinde yaşadığı karşılaşma sahneleri, psikodramadaki bazı temel yaklaşımların karşılaşma ile birlikte çalışması ile gerçekleşmektedir. Psikodramada yer alan temel kavram ve teknikler, gerek eylemi sağlamaları gerekse direnç çözücü bir etkiye sahip olmaları ile süreci hızlandırıcı bir yapıdadırlar. Bu anlamı ile söz konusu stratejiler etkileşimi ve karşılaşmayı sağlayan, anlamayı ve değişimi hızlandıran bir etkiye sahiptirler. Şüphesiz psikodramada karşılaşma sürecine hizmet eden pek çok teknik ve strateji olmakla birlikte burada karşılama ile en çok etkileşim içinde olan ve sürecin işlemesini sağlayanlar seçilmiştir.

Kadın – Erkek Rol Beklentilerinin İlişki Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi ve Müdahale Yöntemi Olarak Psikodramanın Kullanılması  Ebru Kiremitçi Psikodramatist

İstanbul  Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2008
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodrama, gerçek durumları, rolleri ve çekişmeleri deneysel bir ortama, “terapi tiyatrosu”na yansıtır. Psikodrama teknikleri evlilik problemlerine uygulandığında, problemlere çözüm için yeni kapılar açılır. Kadın ve erkek rol beklentilerinin ilişkiye etkisi ve yansımalarını tanımlayabilmek için; rol kuramı, rol beklentileri, rol bütünleşmesi ya da rol çatışması gibi kavramlar kullanılır. Bu tezde, roller üzerine kurulan psikodrama felsefesi ve yöntemleri ile; çift ve aile terapisinin yapılabileceğini anlatılmış; kadın ve erkeklerin rol bileşenlerini anlamayı, rolleri ilişkinin ihtiyaçları doğrultusunda düzenlemeyi hedeflemiştir. Ayrıca kadın ve erkeğin psikodramatik kimyalarının nelerden oluştuğu, ilişkiyi canlı tutabilecek ya da söndürebilecek rol içerikleri anlaşılıp, psikodramanın kuramları, uygulamaları ve felsefesi ile kadın ve erkek ilişkisinin yeni bir boyut kazanacağı beklenmiştir.

Psikodrama’ da affetme süreci ve uygulama- Ebru Özlü Amasyalı

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2010
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti Enstitü Başkanı

ÖZET

Terapide duygularla çalışırken işe yarayan durumlardan bir tanesi de daha önceden bastırılan acı verici deneyimlere izin verilmesidir. Psikodrama kullandığı yöntem ve tekniklerle bu sürecin bilişsel ve duygusal düzeyde işlemesini sağlar; bastırılan deneyimlerin yarattığı basıncı azaltır ve çalışılmasını kolaylaştırır. Psikodrama, affetme sürecinde kişinin; doğrudan protogonist olmasa bile grup içinde aldığı rollerle rol repertuarını genişletir ve rol esnekliğini artırır. Böylece kişinin işlevsel olmayan davranış kalıplarının değişmesine yol açar. Ayrıca durumun yaratmış olduğu ve bastırdığı duygularda psikodrama teknikleri, sahne ve oyun sayesinde yüzeye çıkarılarak katarsis sağlanmaktadır. Bu tez ile insan ilişkilerinde meydana gelen zorlayıcı yaşam olayları ele alınmış, bunun üzerinden affetme ve bağışlama sürecine değinilmiştir.

Psikodramada Eş’in (Double’ın) Genososyogram Uygulamalarındaki Derinliği (Double Protagonist) Ayça Atasoy Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü - Mezuniyet tezi, 2011
Danışman: Neşe Karabekir Uzman Psikolog -Psikodrama Eğitmeni

ÖZET

Eş, protagonistin birebir aynısı olmaksızın, o an eksik olan, ifade bulmaya ihtiyaç duyulan taraf olarak, yeni yaklaşımlar deneme cesaretini ve spontanlığını harekete geçirmeyi hızlandırır. Bu görevi var olan psikodrama uygulamalarında daha etkin kullanmak mümkündür. Protagonistin ve eşinin genososyogramları birlikte ele alındığı taktirde ikisini bağlayan ve seçimi destekleyen derin bağlara ulaşılabilir. Bu çalışmanın amacı, Psikodrama’da eş (double) seçimini genososyogram uygulamaları ile derinlemesine incelemek ve protagonist ile eşi arasındaki görünmeyen veya açıklanamayan bağları ortaya çıkarabilmektir. Bu amaca bağlı olarak, tele ile yapılan seçimin arkasındaki mekanizmayı incelemek ve kuşaklardan aktarılan bilgilerin protagonist ve eşi için nasıl işlediği açıklamak hedeflenmiştir. Bu amaç doğrultusunda çalışmaya 6 kişi dahil edilmiş ve katılımcıların genososyogramları çizilmiştir. Protagonist ve seçilen eş’in konu dahilinde çıkartılan genososyogramları çoğu zaman birebir uymaktadır. Genososyogram kullanılarak protagonist ile eş’in arasındaki ilişkiyi incelemek spontanlığı ve harekete geçmeyi hızlandırmıştır.

Bir Ermeni Gencin Psikodraması, Etnik Kimlik ve Azınlıklar Psikodraması Alida Tanikyan Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü - Mezuniyet tezi, 2011
Danışman: Neşe Karabekir Uzman Psikolog - Psikodrama Eğitmeni– Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Psikodrama gruplarında insana ait pek çok çeşitli olay dile getirilirken, etnik köken gibi toplum içerisinde rahatlıkla dile getirilemeyen konulara ilişkin yaşantılara az yer verilmektedir. Önyargılar kişinin kendisi ve diğerleri ile iletişimini bozmakta; kişinin karanlık ve gölgede kalmış tarafının yansıtılmasına yol açmaktadır. Bu çalışmanın amacı, azınlık konumundaki Ermeni gençlerinin, kimlikleriyle ilgili önyargılarının farkına varmaları ve sosyal rol algılamalarının psikodrama yoluyla tedavi edilmesidir. Bu çalışmanın amacı azınlık bireylerin bireysel gelişimleri sürdürebilmesini sağlamak için önleyici ve tedavi edici bir psikodrama modeli oluşturmaktır. Model, önyargıların oluşmasında etkili olan faktörler, önyargıların oluştuğu dönem göz önünde bulundurularak oluşturulmuştur. Oluşturulan model sayesinde kişilerin bireysel olarak kaygıdan kurutulup ilerleyebileceklerini hem de toplumsal açıdan Ermeni cemaati ve toplum açısından yarar sağlanacağı hedeflenmiştir. Çalışmaya 17-18 yaş aralığında toplam 14 kişi katılmış ve bu kişilerle 6 oturum gerçekleştirilmiştir. Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği kullanılmıştır. Sonuçlar, kişilerin ruhsal gelişimlerinin olumlu yönde değiştiğini göstermekte ve çalışmanın hedefini destekler niteliktedir. 

Psikodrama ve Analitik Psikolojinin Entegrasyonu Jungien Psikodrama

Meral Sarıkaya Psikodramatist

Istanbul Psikodrama Enstitüsü - Mezuniyet tezi, 2011
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti -   Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodramada yardımcı bilinçdışı, bireysel bilinçdışımızın üzerinde, grubun oluşturduğu bilinçdışı malzemedir. Analitik psikoloji içindeki kolektif bilinç dışındaki arketipler, rüyalar, semboller de bireyin varoluş serüveninde belki de kuşaklar boyunca taşıdığı ve gruba bilinçdışı malzeme olarak sunduğu unsurlar olabilmektedir ki rüya çalışması ve sembollerin somutlaştırılmasına yönelik çalışmalar psikodrama içinde önemli bir yer almaktadır. Bilinçdışı malzemede bastırılan birçok zorlantının olduğu kadar, bunun tam karşıtı olan yaratıcılık, için çok zengin bir alanda sunar. Yine iki ekol içerisinde de birey kendini gerçekleştirebilecek potansiyele sahiptir, regresif değil progresif biçimde bireye bakar, bireyin kişiliğini büyütmesi ve tamamlaması sürecinde yardımcı olur. Bu çalışmada Moreno ve Jung’un kuramları açısından karşılaşma sahnesini ve sonrasında da bu karşılaşmadan doğan Jungien psikodramayı tanıma tanıtılmıştır. Psikodrama ve Analitik psikoloji ekollerinin temel ortak noktaları ile ilgili ipuçları ve iki ekol arasındaki bazı ortak noktaları araştırılmıştır

Ağrılarınız Ne Diyor? Psikosomatik Hastalıklar ve Psikodrama - Özlem Şener- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2010
Danışman: Neşe Karabekir Uzman Psikololog- Psikodrama Eğitmeni- Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Psikosomatik tıp, ruh ve beden ayrımına karşı çıkan, insanın biyoposikososyal bir bütün olarak alınmasını savunan bir hekimlik anlayışıdır. Psikosomatik bozukluk ise ruhsal etkilerin önemli rol aldığı bedensel hastalıklardır. Bu tezin ilk bölümünde, psikosomatik hastalıkların tanımı ve tarihçesi, tanısal özellikleri, psikodramada rol kategorileri ile psikosomatik hastalıkların bağlantıları, duygular ve hormonlar ile ilişkileri incelenmiştir. İkinci bölümde, psikodrama ile psikosomatik hastalıkların tedavisi için sunulan grup modeli ve yapılan uygulamalardan örnekler sunulmuştur. Bunun için 8 kişinin katıldığı 7 oturumluk çalışmalar yürütülmüştür. Katılımcılara Hamilton Anksiyete Değerlendirme, Beck Depresyon Envanteri ve Psikolojik Belirti Tarama Testi olan SCL-90R uygulanmıştır. Sonuçlara göre katılımcıların psikosomatik belirtilerinde, depresyon ve anksiyete puanlarında azalma görülmüştür. Son kısımda ise,  çalışmaya katılan üyelerin anksiyete ve depresyon sonuçlarının öncesi ve sonrası karşılaştırılmış ve çalışmanın değerlendirilmesi sunulmuştur. 

Psikodrama Grup Psikoterapilerinde Kuantum ve Rölativite Kuramları Üzerinde Bir İnceleme, Ekrem Demirağ Psikodramatist.

İstanbul Psikodrama Enstitüsü - Mezuniyet tezi, 2011.
Danışman: Neşe Karabekir Uzman Psikolog  Psikodrama Eğitmeni– Enstitü Koordinatörü)

ÖZET

Psikoloji alanında J.Moreno’nun temellerini attığı psikodrama grup terapilerinde ise Newtoncu kuramın bölen, ayıran, parçalayan mekanistik anlayışlarından felsefi içeriğiyle tamamen farklı bir yapının yer aldığı görülür. Bu farklılık Moreno’nun kosmosu ve bireyi bir bütün olarak ele alan düşünce yapısından ve bu düşüncesini grup terapilerinde bütüncül yapıda sergilemesinden kaynaklanır. Ayrıca bu bütüncül yapının içerisinde yer alan yaratıcılık, spontanlık ve eylem kavramlarının içeriğiyle kuantum kuramının kosmosa bakışında yer alan içerik arasında birçok benzerlikler söz konusudur. Bu çalışmada psikodrama grup terapilerinin temel kavramlarının klasik fiziğin önüne geçen Rölativite ve Kuantum Kuramları ile ilişkisi üzerinde durulmuştur. Konu başlıkları olarak psikodramada Kuantum ve Rölativite Kuramında An ve zaman, geçmişe ve geleceğe yolculuk, kozmosa bakış, determinizm, enerji kavramına bakış yer almıştır.

Psikodrama ile Atılganlık Eğitimi- Bilçen Süleymanali Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2011
Danışman: Neşe Karabekir- Uzman Psikolog - Psikodrama Terapisti- Enstitü Koordinatörü)

ÖZET

Bu tezin amacı yeni bir psikodramatik atılganlık becerisi gelişim modeli ortaya koymaktır. Bu çalışmada atılganlığın gelişmesinde spontanlığın, yaratıcılığın eylemin ve rol eğitiminin önemi tartışılmıştır. Rol patolojileri kuramında çekingenliğe neden olan faktörler saptanmış ve çekingen bireylerde hangi rol patolojisinin çekingenliğe neden olduğu araştırılmıştır. Atılgan olmayan bireylerin tüm rolleri sağlıklı alabilmeleri için bir uygulama modeli oluşturulmuştur. Bu uygulama modeline spontanlığı geliştirici ısınma oyunlarına ve protagonist çalışmalarına yer verilmiştir. Çalışma 10 kişilik bir grup ile 8 hafta boyunca yürütülmüştür. Grubun başlangıcında ve sonunda Rathus Atılganlık envanteri uygulanmış ve sonuçlar karşılaştırılmıştır. Çalışmaların sonucunda atılganlığın arttığı ve grup üyelerinin pasiflikten aktifliğe geçtiği gözlemlenmiştir.

Psikodramatistin Dini Şamanizim, Sündüz Atay- Psikodramatist

Istanbul Psikodrama Enstitüsü - Mezuniyet tezi, 2011
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu tez çalışmasında yaşam sahnelerine çıkış dönemleri farklı olsa da, aynı kaynaktan beslenen iki sistemin olan psikodrama ve şamanizmin, paralelliği fikrinden hareketle bir metin oluşturulmuştur. Bu bağlamda Şamanizm’in kozmosu, zamanı, mekanı, insanı, yaratım sürecini tanımlamasıyla, psikodramanın kendi terminolojisi üzerinden bu olgulara bakışındaki paralelliği “geniş anlamıyla din” perspektifinden ele alınmış ve tüm bunların psikodramatistin pratiğindeki izdüşümleri karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.

Beden Hafızası ve Eylem- Derya Leblebicioğlu Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2011
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Bir duyguya eşlik eden fiziksel bir uyarım, bedende tutulur. Beden hafızası bu duygu ve fiziksel uyaranın tekrarlarıyla alışkanlık haline gelmesiyle ilgilidir. Bu çalışmanın odak noktası beden ve bedende tutulan anılardır. Bu nedenle somatik roller üzerinden gidilmiş. Somatik roller kişinin gelişim sürecinde aldığı ilk kategorisidir. Bedenle ilgili çalışmaların, dokunmanın, somatik belirteçlerin çeşitli ekollerde kullandırıldığı görülmektedir. Psikodrama teknik ve felsefe olarak eyleme dayandığı için bedenle çalışılması kaçınılmazdır. Bu tezde psikodramatik tekniklerde zaten varolan bedensel çalışmaların, daha detaylı ve daha yoğun bir şekilde uygulanmasının süreç üzerine olan etkisi araştırılmıştır. Bu çalışmada direkt olarak eylemin gücü kullanılarak kişinin spontanitesini azaltan beden anılarını açığa çıkarmak amaçlanmıştır. Sözün, dilsel iletişim sebep olabileceği direncin eylemle minimuma indirilmesi çıkış noktasından, deneysel bir psikodrama grubu yapılmış ve bu deneysel grup oturumları sözü minimuma indirgeyip, eylemin tedavi edici yönünü yalın olarak görülmesine imkan tanımıştır. 

Psikodramada Rüyadrama ve Jung Psikodramasındaki Yansımaları, Elif Turan- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü - Mezuniyet tezi, 2011
Danışman: Neşe Karabekir Uzman Psikolog -Psikodrama Eğitmeni– Enstitü   Koordinatörü

ÖZET

Çağlar boyunca rüyalara mitolojik, dini, bilimsel ve analitik yaklaşımlar olmuştur. Psikodrama metodu, rüyalar ve dış gerçeklik arasında köprüler kurmayı sağlar. Rüyalar çoğunlukla bilinçaltı düşüncelerin temsilcileri olduğu için rüyalar, psikodrama çalışmalarında bilinç düzeyine taşımak için muhteşem birer materyaldir. Rüyadaki temalar spontan bir gelişme gösterirler ve bu yüzden sözel yorumlamanın ötesine geçerler. Bu da dramatizasyon sayesinde gerçekletirilir. Bu çalışmada, öncelikle psikodramada rüyanın ele alınışı açıklanmış ve ardından Jung’un Analitik Kuramı/Psikodraması’nın felsefesi, teorisi, teknikleri, sembolleri ve arketipleri, Jung Psikodramasında rüyanın ele alınışı açıklanmıştır. Rüyadrama Uygulama Modeli geliştirmek için, bu sürece gönüllü 8 yetişkin ile 5 oturum sadece rüyalarla çalışılacak bir plan tasarlanmıştır. Bu çalışmayla kişinin yaşadığı ve algıladığı her şeyin kayıtlı olduğu biliçaltını, psikodrama tekniklerinden biri olan rüyadrama ile şimdi ve burada sahneleyerek tekrar yaşatmaya, kişinin düşlerindeki gerçekliği ortaya çıkarmaya ve Jung psikodramasının rüyalara bakışı ile birleştirilmiştir. 

Zamanda Yolculuk Edenler, An Felsefesinde Zaman Kavramının Küçük Grupta İncelenmesi, Zeynep Pınar Cohen -Psikodramatist.

Istanbul Psikodrama Enstitüsü - Mezuniyet tezi, 2011
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Bir olayı hayal etmenin bile beyinde o olay gerçekten yaşanıyormuş gibi algılandığı bilinen bir gerçektir. Bu tez çalışmasında, geçmiş ve gelecek zamanlar arasında yolculuk yapmanın yaşanan olayları analiz etmedeki rolü; zaman ve an felsefesinin grup pratiğine nasıl yansıdığı ve terapötik değerinin anlaşılması amaçlanmıştır. Bu amaçla önce psikodramada an felsefesi ve zamanda yolculuğu olanaklı kılan faktörler incelenmiş. Ardından “Zamanda Yolculuk Edenler” başlığı altında, 10 oturumluk bir grup çalışması tamamlanıp, psikodrama sahnesinde tedavinin geçmişte de gelecekte de yapılabileceği açıklanmıştır.

Çocuk Psikodramasında Karşılaşılan Anne Baba Dirençleri ve Başa Çıkma Yöntemleri,

Arzu Aydın Koç  Psikodramatist.

Istanbul Psikodrama Enstitüsü - Mezuniyet tezi, 2011
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Tıpkı yetişkin psikodramasında olduğu gibi; çocuklar, çocuk psikodraması gruplarında çok güçlü dirençler gösterebilmektedirler. Bu direnci besleyen en önemli faktörler ise, anne baba tutumları ve onların değişime gösterdiği dirençlerdir. Çocuğun psikolojik ve sosyolojik gelişimi anne-baba tutumlarıyla ilişkilidir. Ancak problemin çocuktan kaynaklandığına inanarak psikodramaya gelen birçok aile, kendileriyle çalışılması fikrine pek de sıcak bakmamaktadır. Dolayısıyla bu direnci kırmak ve kendileriyle çalışılması fikrini aileye kabul ettirmek kolay olmamaktadır. Bu çalışmada anne babalarda görülen dirençlerden ve bu dirençlerle baş etme yöntemlerine yer verilmiştir. Bunun için önce, genel olarak direnç konusuna değinilmiş ve ardından terapide aileyle kurulan işbirliğinin önemi anlatılmıştır. Daha sonra, çocuk psikodramasında ailelerde oluşan dirençler ve bu dirençlerle psikodramatik yollarla başa çıkma metotları ele alınmıştır.

Moreno’nun Rol Kuramı Üzerine Yapılandırılmış Psikodramatik Ana Baba Okulu Uygulama Modeli, Elif Gül Psikodramatist

Istanbul Psikodrama Enstitüsü - Mezuniyet tezi, 2011
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Moreno’nun rol kuramına göre kişilerin hayatı boyunca aldıkları tüm roller, rolün beş gelişim aşamasında şekillenir ve deneyimlenir. Bu rollerin alınmasında ve deneyimlenmesinde etkin kişiler ilk bakım verenlerdir. Bu beş aşamadaki rol deneyimleri, bebeğin ileriki yılara yönelik rolleri nasıl alacağını belirler. Bu çalışmanın amacı, ana babaların kendi ebeveynlerinden aldıkları rollerdeki sorunlu yapıyı görmelerini sağlamak ve bu şekilde çocuklarıyla yaşadıkları ilişkiye yeni ve farklı bir bakış açısı kazandırarak aldıkları bu rollerin kendilerine değil; aile mirasına ait olduğunu öğrenmelerini sağlamak. 

Böylece hem çocuklarına hem de kendilerine uygun yeni davranışlar geliştirmeleri sağlanabilir. Bu nedenle psikodramatik ana baba okulunda ebeveynlik rollerinin bireysel bileşenleriyle çalışılmıştır. Yapılan ana baba okulunda öncelikle ana babaların kendi ebeveynleriyle olan ilk ilişkilerine bakmak, orada yaşanan ve şu an çocuklarına aktardıkları rolleri tekrar gözden geçirmek, çekirdek çatışmaları çözmek, çocuklarıyla kuracakları sağlıklı ilişkiler için yeni bir başlangıç olması hedeflenmiştir. Kişilerin gerçeği test etme, alternatif davranış veya düşünce üretme, öğrenme yoluyla yeni tutumlar edinme ve somutlaştırmayı deneyimledikleri psikodrama sahnesinde ebeveynler çocukları ile transferansları azaltıp, daha gerçek yani tele ilişkisi kurma yolunda ilerlemişlerdir.

Bir Çiftin Sosyometrisi, Ebru Baykoca Psikodramatist

Istanbul Psikodrama Enstitüsü - Mezuniyet tezi, 2011
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET                                                                                                                         

Aşkla ve bağlılıkla yaşamlarını birleştiren çiftler evlilik sözünün ardından sanki birşeylerin değiştiğini hisseder. J.L. Moreno' nun kurucusu olduğu Sosyometri, Psikodrama ve Grup Terapisi Triadik Sistemi'nin çok önemli bir anlama, kavrama ve tedavi modeli sunmaktır. Bu çalışmanın amacı eşleri birbirine bağlı tutan bağların ne olduğunu araştırmaktır. Eşlerin birbirlerini hangi nedenlerle eş rolüne seçtiklerine, aralarında yaşadıkları problemlerin hangi rollerden kaynaklandığına, bu rollerin hangi aile yaşantısı ve aile yapısı içerisinde oluştuğuna ilişkin bakış açısının yanında, çiftleri birbirine bağlayan bilinçdışı beklentilerin ve sorunların grup içerisinde tedavi edilmesine yönelik bu çalışmada geliştirilen kuram ve modelin ayrıntıları tezin içerisinde incelenmiştir. Çalışma boyunca yapılan bütün protagonist çalışmalarında anne çocuk ilişkisine yönelik birçok göndermeler ve çalışılması gereken noktalar çıktığı gözlemlenmiş, anne ile ilişkilerin eşlerin bağlanma tarzıyla yakından bağlantılı olabileceğine dair çeşitli ipuçları ortaya çıkmıştır.

Hamileliğin Psikodraması “Koruyucu Ruh Sağlığı ve Anne”, Yeşim Ünalan Psikodramatist.

İstanbul Psikodrama Enstitüsü - Mezuniyet tezi, 2011.
Danışman: Neşe Karabekir Uzman Psikolog - Psikodrama Eğitmeni –Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Bu çalışmanın amacı; ilk hamilelikleri olan kadınların annelik rollerine bakmalarını sağlamak ve hamilelik sürecinde yaşadıkları kaygıları azaltmak, anne adayına anda kalmayı öğreterek, hamilelik sürecini keyifli bir şekilde yaşamasını sağlamak gelecekte alınacak annelik rolünün, kişinin geçmişten getirdiği ve bu rolü olumsuz etkileyebilecek özelliklerini şimdi ve burada birleştirerek gelecekle ilgili koruyucu bir çalışma yapmaktır. Bu amaçla ilk hamileliklerinin 10-32 haftasında olan, hamileliğinde herhangi bir risk gözlenmeyen, normal doğum yapma sürecinde olan 6 anne adayı dahil edilerek 8 oturum şeklinde bir çalışma oluşturulup tamamlanmıştır. Sonuçlar gösteriyor ki anne adaylarının kaygıları azalmış ve kendi doğumlarını denemeye ve yaratmaya cesaretli hale gelmiş oldukları gözlemlenmiştir.

Sınav Kaygısı ile Başetme Psikodrama Grup Modeli, Canan Şenkal Psikodramatist

İstanbul Psikodrama  Enstitüsü – Mezuniyet tezi, 2011
Danışman: Neşe Karabekir Uzman Psikolog - Psikodrama Eğitmeni– Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Sınav kaygısı, sınav veya herhangi bir değerlendirme ortamında yaşanan fizyolojik, davranışsal ve bilişsel öğelere sahip, hoşlanılmayan bir duygu ya da heyecansal durum olarak tanımlanmaktadır. Kaygılı bir bireydeki bedensel tepkiler; hızlı kalp atışları, titreme, ağız kuruluğu, kısık ses ve aşırı terleme olarak sıralanabilir. Duygusal olarak da; sinirlilik, güvensizlik, çaresizlik gibi duygular hissedilmektedir. Öğrencilerin günlük yaşamlarının bir parçası olan sınavlar sırasında, sınav öncesi öğrenilen bilgilerin etkin bir biçimde kullanılmasını engelleyen düşünce ve durumların ortadan kaldırılarak, öğrencilerin içinde için de bulundukları bu duruma psikodrama teknikleri uygulanarak spontan, yaratıcılık ve eylemi kullanarak uygun yeni bir davranış geliştirerek kaygılarının ortadan kaldırılmasını hedeflenmektedir. Bu kapsamda sınav kaygısı yaşayan 8 kişi ile çalışılmıştır. Sonuçlar psikodramanın sınav kaygısında etkili bir yöntem olduğu göstermektedir. Sunulan model ile grup üyelerinin kaygılarının azalmasına ve cesaret göstermelerine destek olunmuştur.

Psikodramada Yardımcı Bilinçdışı Kavramı Sosyometrik Seçimlerle İlişkisi Terapötik Etkisi
Derya İnan Psikodramatist

Istanbul Psikodrama Enstitüsü - Mezuniyet tezi, 2011
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Moreno'ya göre sosyometri, psikodrama ve grup terapisi üçlü bir bütün bir anlamda sacayağı oluşturur. Sosyometri kimin iyileşmek için neye ihtiyacı var sorusuna cevap vermeye çalışır. Moreno, toplum içinde hastalanan kişinin gene toplum içinde iyileşmesi gerektiği gerçeğinden hareket ederek psikodrama grup terapisini geliştirmiştir. Yardımcı bilinçdışı kavramı varoluşsal boyutta incelenmesi gereken bir kavram olarak, Moreno’nun evrensel bütünlük içeren felsefesinde oluşan bir kavramdır. Moreno’nun felsefesinde ve oluşturduğu kuramlarda bütün kavramlar birbirlerine bağlıdır ve biri diğerinden soyutlanamaz. Yardımcı bilinçdışı da tek başına bu felsefeden ayırılıp incelenemez. Bu nedenle, bu çalışmada önce Moreno’nun felsefesinden bahsedilmiş ve ardından psikodramada yardımcı bilinç dışının sosyometrik seçimlerle ilişkisi ve teröpatik etkisine değinilmiştir. 

Psikodramada Sonlandırma, Bir Dönüşüm Modeli - Esra Tuncer

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2011
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu çalışmada literatüründe yer aldığı haliyle psikodramada ve diğer yaklaşımlarda sonlandırma sürecine, ilintili kavramlar incelendikten onra psikodramada sonlandırma için bir model sunulmuştur. Bu modele göre sağlıklı bağlanma-ayrışma sürecini içselleştirememiş bireyler sonlandırmada engellerle karşılaşır ve dolayısıyla başarılı sonlandırmanın temelleri aslında tüm bir psikodrama süreci içinde sağlanır. Sonlandırma aşamaları bireyin gelişimini ve sonraki yolculuğundaki becerilerini şekillendirir. Grup ve lider bundan sonra hiçbir zaman bu şekilleriyle hayatında var olmayacaklardır; ancak üye varlıklarının devam ettiğini bilir. Bu çalışmada sunulan model bir dönüşüm modelidir ve aslında “mutlak son" un olmadığını ileri sürmektedir. 

Tekli Çift Modelinde Psikodramatik Yaklaşım Ve Direnç Çözümlenmesi, Aysen Zorer Psikodramatist
İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi,2012
Danışman:Neşe Karabekir Uzman Psikolog – Psikodrama Eğitmeni– Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Bu tez, psikodrama tekniklerinin çift/aile terapisinde kullanılmasının olumlu etkilerini göstermek amacıyla yazılmıştır. Bu amaçla, çalışmaya bir çift katılmıştır. Çalışmaya katılan çiftle önce ayrı ayrı ön görüşmeler ve sonrasında çift ile sekiz oturumluk görüşmeler yapılmıştır. Psikodrama eylem metotlarını kullanarak, çiftin terapiye güvenini arttırmak, birbirleri ve ilişkileriyle ilgili algılarını somutlaştırmak ve bu sayede psikodramanın kendilerine katacakları ile ilgili farkındalık geliştirmeleri hedeflenmiştir. Çift ile rol esnekliklerinin arttırılması, rol atomlarının incelenmesi, yaratıcılıklarının ve spontanlıklarının geliştirilmesi ve dirençlerinin kırılması için psikodramatik teknikler kullanılarak çalışılmıştır. Sonuçlar gösteriyor ki psikodrama teknikleri çifltlerin ilişki içerisinde reddedilen ihtiyaçların fark etmelerine, duygularını tanınmalarına, ilişkileri ve birbirleri ile ilgili algılarını somutlaştırmalarında ve ilişkilerini yeniden yapılandırmalarına yardımcı olmuştur. 

Psikodramada Ölüm-Kayıp-Yas Kavramları Ve Bir Model Önerisi– Banu Temel Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi,2012
Danışman:Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Robopati, bilinende kalmayı ve buna bağlı olarak yaşanmamışlıkta kalmaktır. Robopatik davranışlarının isteğin önündeki engel olduğunu keşfedildiğinde, rol değiştirmeler ve artık gerçeklikle, bireyin gerçek hayatının nasıl olması gerektiğine dair bilinçliliği ve inancı artar. Bunların oluşması için spontanite, eylem, yaratıcılık özgür bırakılır. Bu çalışma ile ölüm ve kayıp kavramlarının, insan için büyüme, hayatın anlamını sorgulama ve bulma yolundaki rolünü kullanarak robopati olarak bilinen güvenli alanda belirli alışkanlıklara göre yaşayan insanın davranışlarını değiştirmek planlanmıştır. Bu doğrultuda 11 kişi ile 9 hafta süresince psikodrama çalışmaları yapılmıştır. Çalışmaların sonucunda en önemli farkın ölüme dair anksiyete seviyesindeki azalma olduğu görülmüş, katılımcıların korkularıyla yüzleştikleri ve cesaret kazandıkları bulunmuştur.

Psikodramada Rolünü Bulan Kadın: Cinsiyetçi Olmayan Bir Yöntem Olarak Psikodrama`da “Kadınlık Rolü”nün Araştırılması–Derya Eryaşar Yıldız Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi,  2012
Danışman: Neşe Karabekir Uzman Psikolog – Psikodrama Eğitmeni– Enstitü Koordinatörü

ÖZET

İnsanlar, belirli bir ırka, sınıfa, etnik gruba, cinsiyete ait olarak yaşar ve aidiyetlerine uygun düşen roller üstlenirler. Zamana karşı en dirençli kalıplar, "kadınlık" ve "erkeklik" rolleri ile bunların ilişki ve davranış biçimlerine ait kalıplardır. Terapi sürecine yön veren teorilerin toplumsal cinsiyet rolünün oluşumu ve kadınlık rolünün ardında yatan tarihsel ve sosyal dinamiklerin dikkate almasının, cinsiyetçi söylemleri yeniden üretmelerinin önüne geçerek, cinsel kimliği ve tercihi ne olursa olsun, bireyi önemseyen, değerli kılan bir sürecin oluşumunu mümkün kılacağı öngörülmüştür. Buradan yola çıkarak; öznesi, “kadın” olan feminist terapiye, bir alt başlık olarak bu çalışmada değinilmiştir. Bu çalışmada, psikodramanın, sorunlarının kökeninde konserveleşmiş toplumsal cinsiyet rolleri, toplumdaki cinsiyetçi yaklaşımlar bulunan danışanlarla çalışan terapistlere sunduğu olanaklar, feminist terapiyle örtüştüğü ve farklılaştığı noktalar da göz önünde bulundurularak, değerlendirilmiştir.

Psikodramada “An” Felsefesine Göre Somutlaştırma (Somutlaştırmanın Büyüsü)
Merih Ünsal Dere Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi,  2012
Danışman: UzmPsk.Dnş. Deniz Altınay- Eğitmen Psikodramatist-Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodrama tekniklerinden biri olan somutlaştırma, psikodramanın tamamının görünür hale getirilmesidir. Somutlaştırma tekniği ile geçmiş yaşantılarımıza psikodrama sahnelerinde ulaşırken, yaşamın sahnesinde her şeyin gerçek olması ve bunu görünür hale gelmesinin kişi üzerinde hızlı ve etkili sonuçları vardır. Bu tezin amacı hipnotik fenomenlerden biri olan "geçmiş anılara gitme” nin hafıza, düşünce, hatırlama ve yeniden yaşama gibi psişik mekanizmalarını somutlaştırma tekniği ile somutlaştırarak birbirleriyle bağlantılarını olduğunu ortaya çıkarmaktır. Bu çalışmalarımı yaparken somut verilerim yapmış olduğum psikodrama yaşantı gruplarımdaki danışanlarımın sahneleri ve somut olan değişimleridir.

Mobbing Mağdurlarına Psikodramatik Müdahale Modeli– Nuray Alper Psikodramatist –

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2012
Danışman Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Mobbing konusunda çeşitli bilim dallarında yapılmış tezler olmasına karşın, mobbing mağdurunun sağaltımı konulu çok az çalışma bulunmaktadır. Mobbing sürecinde mağdurun sağaltımı konusunda gerekliliklerin, Moreno’nun sosyometri sistemini kurarken amaçladıklarına paraleldir. Mobbing süreci, mağdur tarafından çoğu zaman, sadece mobbing uygulayan tarafından değil, içinde bulunduğu sistem tarafından dışlanıp yalnız bırakılmak olarak algılanmaktadır. Bu tez çalışmasında amaç, felsefi temellerini sosyometriden alan psikodrama kuramı ışığında, mobbing mağdurlarının içinde bulundukları dezavantajlı durumdan kurtulmaları için, mobbing mağdurlarının sağaltımında “psikodramatik müdahale modeli” sunmaktır. Çalışmaya 6 kişi ile başlanmış, 5 kişi ile devam edilmiştir. Sonuçlar gösteriyor ki grup üyelerinin öfkeli, çaresiz, yalnız hisseden duygusal alt rollerinde yarı yarıya azalma olmuştur. 

Ebeveyn Tutumlarının Çocuk Spontanitesine Etkileri – Teri Granti Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2012
Danışman:Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Çocuğun kişilik yapısı, davranışları ve doğal olarak spontanitesi ailenin yapısından, anne babasının davranışlarından ve ilişki kurma biçimlerinden etkilenmektedir. Ebeveynler kendi yaşantılarındaki zorluklar ve olumsuz duygular (korku, kaygı, kızgınlık) çocuğa yansıması ve katı kurallar çocuğun spontan tavırlarının engellenmesine ve yaratıcılığın körelmesine sebep olur. Spontanitesi engellenmeyen bir çocuk doğal olarak daha yaratıcı olur ve çözüm üretme becerisi artar. Bu tezin amacı çocuğun ebeveynleri ile olan ilişkisinin çocuğun yaratıcılık ve spontanitesine olan etkilerini araştırmak ve spontaniteyi arttırıcı bir tedavi modeli ortaya koymaktır. Bu nedenle farklı ebeveyn tutumlarının çocukların davranışları ve spontanitesi üzerinde nasıl bir etkilerini araştırmak için 6 oturumluk bir çalışma yapılmıştır. Oturumlarda yapılan ısınma çalışmaları ile tutumlara ve bu tutumların çocuk üzerindeki etkisine bakılmış, eylem, spontanite ve empati çalışmaları ile annelerin daha esnek ve spontan olabilmeleri sağlanmıştır.

Sigara Bağımlılığının Psikodramatik Yöntemler Kullanılarak İncelenmesi ve Tedavi Edilmesi-Yeşim Kul Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2013
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu tez çalışmasında, psikodramadaki rol gelişim dönemleri yönünden sigara bağımlılığının temel oluşum nedenleri incelenmiş, psikodramatik bakış açısına göre patolojilerin oluşumu ve sigara bağımlılığı arasındaki ilişki incelenmiştir. Ayrıca bağımlılık gelişimleri, diğer psikoloji ekollerine göre kavramsal olarak açıklanmıştır. Çalışmanın son kısmında, sigara bağımlılığını sonlandırmaya yönelik oluşturulan 8 hafta süren psikodrama grubu oturumları detaylıca açıklanmıştır.

Yaşamın Müziği Ve Psikodrama:  Psikodramada Müziğin Ve Sesin Kullanımı Berrak Artemiz Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi 2013
Danışman: Neşe Karabekir Uzman Psikolog – Psikodrama Eğitmeni– Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Günümüzde müzik önemli bir sağaltımsal öğe olarak karşımıza çıkmaktadır. Müzik ve drama birbirine tarihsel ve kültürel anlamda bağlı olan iki ayrı sanat dalıdır. Opera, müzikal gibi formlar kültürel süreçlerde bir araya gelmiş ve böylece sanatta yeni bir form oluşmuştur. Sözün sesini kısıp eylemin sesini açan bir yöntem olarak psikodramada müzik ve sesin kullanımı eylem unsurunu güçlendirecek bir nitelik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmanın amacı, psikodramanın gücünü aldığı eylem metodunu müzik ve sesle güçlendirerek, psikodramaya güçlü bir soluk daha kazandırmaktır. Çalışmanın, psikodramada müzikal deneyimlere yol açması için nitelikli bir başvuru kaynağı olması hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda 7 katılımcıyla toplam 6 oturum yapılmıştır. Sonuçlar müziğin ve sesin psikodramada bir eylem türü olarak ısınmayı kolaylaştıran, bilinçaltını ortaya çıkaran ve direnci çözen bir unsur olduğu yönündedir.

Psikosomatik Mide ve Bağırsak Rahatsızlıklarının Psikodrama ile Tedavisi- Burcu Durak, Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2013
(Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı)

ÖZET

Kişinin gelişiminde önemli bir yere sahip olan rol aşamaları yaşanan psikosomatik hastalıklarda güçlü bir belirleyicidir. Dört rol aşaması içinde yaşanan gerileme, sıçrama psikotik ve nevrotik hastalıklara sebep olmaktadır. Bu aşamalar, insanın fetüs döneminden itibaren birkaç yılını kapsar. Vücudun hangi rol aşamasında hangi organı daha hassas duruma getirdiği ve hangi psikosomatik bozukluklara sebep olduğunu kişinin gelişim sürecindeki rol gelişim aşamalarıyla açıklamaktadır. Psikodrama bu rollerde yaşanan sıçrama, regresyon ve saplanıp kalma durumlarının kişide hangi psikopatolojik sendromları açığa çıkardığını incelemektedir. Bu çalışmanın amacı psikodrama sahnesinde protogonist çalışmalarında sahnede kişiye gerçeğin ikinci kez yaşatılarak oluşturduğu olumsuz kayıtlara gidilmesidir. Sonuçlar, bu kayıtların travmatik etkilerinden arınması psikodramanın tedavi edici etkisine önemini bize göstermektedir. 

“An`da Olmak Ve Dikkat Eksikliği (Dikkat Dağınıklığı Olan Çocuklara Psikodramatik Müdahale)– Gülşen Büyükşahin  Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi,  2013 Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman –Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu çalışmanın amacı, “An” da olmak kavramı ile dikkat arasındaki benzerlik ve bağlantıları ortaya çıkarmak ve buradan hareketle dikkat eksikliği tanısı konulmuş çocukların dikkat sürelerinin artmasına yönelik bir psikodrama grup programı oluşturabilmektir. Moreno’nun kuramında; bebeğin doğumdan itibaren başkaları ile nasıl iletişim kurduğu ve nasıl bir etkileşim içine girdiği bireyin kişilik yapısını oluşturan temel etkenlerdir. Bireyin yaşadığı problemlerin temelinde de bunlar vardır. Birlikte yapma, birlikte olma, birlikte hissetme şeklindeki anne bebek ilişkisi spontaniteyi engelleyen tüm sebeplerden ötürü bozulur (Altınay, 2009). Bu çalışmada dikkat dağınıklığı problemine bu açıdan bakmak ve tedavide bu bakış açısından faydalanmak hedeflenmiştir. Literatürde, dikkat eksikliği kavramı farklı açılardan ele alınmış ve ilaç tedavisi, eğitim programları, çeşitli psikoterapi teknikleri ve hatta açık havada yürüyüş egzersizleri gibi alternatif yöntemlerle tedavisi sağlanmaya çalışılmıştır. Ancak konu sosyometri ve psikodrama açısından ilk kez bu çalışmada ele alınmaktadır.

Psikodramanın Temel Kavramları İle Aşka Bakış; Moreno`nun Rol Kuramına Göre Aşık Rolünün incelenmesi
Muharrem Çapkın Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2013.
Danışman Neşe Karabekir Uzman Psikolog – Psikodrama Eğitmeni– Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Aşk en önemli duygulardan biridir ve büyük bir yeğinlikle sevebilme kapasitesi olarak karşımıza çıkar. Kontrol edilemez ve yoğun bir heyecan verir. Bu, aşık rolünde yaşanan bir duygudur. Aşk yaşantısı, eğer sağlıklı ve güvenli bir şekilde yaşanmaktaysa, bireyin kendine duyduğu güvenin ve saygısının arttığı, benliğini değiştirdiği ve kendini yetkin hissettiği bilinmektedir. Aşık rolü, pek çok bilinmezi içine alır ve bunun psikodrama ile oldukça ilgisi vardır. Bu anlamda, psikodramanın aşka ve aşık rolüne bakışını ele almak önemlidir. Bu çalışmada aşka psikodramatik bir gözle bakılarak, psikodramanın temel kavramlarının, aşık olma sürecindeki karşılıklarına değinilmiş, aşık kişin yaşadığı roller, Moreno’ nun rol kuramı ışığı altında incelenmiştir. Moreno psikopatoloji yerine psikolojik sağlık konusunda bir model yaratmayı düşünmüştü. Bu çalışmada da aşkın patolojik yönüyle değil, sağlıklı yönüyle ilgilenilmiştir.

Psikodrama Yöntemleri İle Geleceği Yaratmak–Perihan Sayın Psikodramatist–

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2013
Danışman:Uzm.Psk.Dnş. Deniz Altınay- Enstitü Başkanı

ÖZET

Tezin amacı geçmişin engelleri ve geleceğin kaygısı ile şimdiki anı, geçmişte ve gelecekte yaşayarak, anı yaşamayı kaçıran günümüz insanına, anı yaşayabileceğini, geniş felsefeye dayanan psikodrama uygulamaları ve model yoluyla anlatabilmektir. Moreno’ya göre herkes, her şey Tanrı’nın bir parçasıdır. Kosmos modelinde Tanrı herkestedir. Herkes ve her şey Tanrı’nın ifadeleri ise herkes aynı zamanda yaratıcı özelliğe sahiptir. Bu inançla insan eğer zamanı doğru algılar ve anı yaşayabilirse, istendik yönde hem kendi hayatını, hem de evreni yaratabilir. Bu nedenle tezin kapsamı içinde an felsefesi, kosmos ve zamana özellikle dikkat çekilmiştir.

İlköğretim Öğrencilerinin Yatay Ve Dikey Sosyometrik Karşılaştırmaları–Pınar Aydın Bıyıklı Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2013.
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti 
Enstitü Başkanı

ÖZET

Sosyometrinin kökeni Moreno’nun insanı gözlemleme ve anlamlandırma sürecine dayanır ve sosyometri, gözlem ve mülakat ile elde edilen bilgiden fazlasını sunmaktadır. Bu tez çalışmasının amacı biri sosyometri testinin doğru şekilde uygulanıp, şekilde değerlendirilmesi ve elde edilen verilerle eğitim sistemi içinde yer alan öğrenci, öğretmen, yönetici her üyeye yardımcı olmaktır.  Bu çalışmada işlevsellik-akademik ve eğlencelik-sosyal olmak üzere iki ayrı ölçüt kullanılmıştır. İki farklı ölçütün kullanılması öğrencilere sınıf içindeki farklı rollerin de önemli olduğunu vurgulamak açısından önemlidir. Bu çalışma ile sosyometri aracılığıyla  ilköğretim düzeyindeki öğrenci gruplarının  sosyal ortamda herhangi bir değişiklik yapmadan ilişkilerinin değerlendirilmesi ve açıklanması  sağlanmıştır. Gruplara akademik ölçüt açısından bakıldığında birinci, ikinci ve yedinci sınıflarda karmaşık sosyometrik örüntüler olduğu görülürken; sosyal ölçüt açısından bakıldığında yalnızca sekizinci sınıfta karmaşık sosyometrik örüntüler olduğu görülmektedir. 

Engelli Kardeşe Sahip Bireylerin Aile Atomları, Ebeveyn Tutum  Atomları Ve Duygu Atomları İle Sosyal İlişkiler Manzaralarının
Karşılaştırılması– Reyhan Çakmak Yeşilova Psikodramatist

İstanbul Psikodrama  Enstitüsü  – Mezuniyet Tezi, 2013
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodrama sahnesi veya grup sosyal hayatımızın mikro düzlemde sergilendiği bir alandır. Kardeşlik ilişkisi de aile içinde yaşanılan önemli ilişki formatlarından biridir. Çalışmanın amacı sosyal atom felsefesini kullanarak bireylerin yaşamındaki seçimlerde engelli kardeşe sahip olmanın etkisini araştırmaktır. Bu çalışmada engelli kardeşe sahip bireylerin tüm sosyal ilişki ağını görmemizi sağlayan bir sosyal atom modeli olarak sosyal ilişkiler manzarası kullanılmıştır. Bunun yanında bu ilişki ağlarıyla bağlantılı olduğu düşünülerek sosyal atom kavramından yola çıkarak aile atomu, ebeveyn tutum atomu ve engelli kardeşe ilişkin duygu atomu çalışmalarına yer verilmiştir. Çalışmaya 6 kişi katılmıştır ve 4 saatlik tek oturum yapılmıştır. Engelli kardeşe sahip bireyler kardeş ilişkisinden bekledikleri doyumu sağlayamadıklarında hayatları boyunca seçimlerini bu eksikliği gidermek üzere şekillendirmektedirler. Çalışma süresinin sınırlılığına rağmen ortaya çıkan sonuçlar diğer araştırmaların sonuçları ile örtüşmektedir. Bu da sosyometrinin grup dinamiklerinde güvenilir bir veri toplama aracı olduğunu kanıtlamaktadır. 

Psikodramada Psikosomatik Kadın Hastalıklarının Ele Alınması–Saffet Yazan Vurdem Psikodramatist–

İstanbul Psikodrama Entitüsü – Mezuniyet Tezi, 2013.
Danışman: Neşe Karabekir Uzman Psikolog – Psikodrama Eğitmeni– Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Her duygumuzun fizyolojik bir karşılığı vardır ve somatizasyon bunun açığa çıkma biçimlerinden biridir. Bu tez çalışmasının ilk bölümünde psikosomatik kadın hastalıkları, rol kuramına göre açıklanmıştır. Ardından diğer kuramların psikosomatik kadın hastalıklarına yaklaşımları ve nedenlerine getirdikleri açıklamalara yer verilmiştir. Tedavi için planlanan uygulama modeline göre oluşturulan psikodrama grubunda, psikosomatik kadın hastalıkları yaşayan 6 kadın ile 8 hafta boyunca çalışılmıştır. Grup üyelerine, grup yaşantısı öncesi ve sonrasında beck depresyon ölçeği ve psikolojik belirti tarama ölçeği olan SCL90-R ölçekleri ön test ve son test olarak uygulanmış ve değerlendirme bölümünde sonuçlar tartışılmıştır. Çalışmaya katılan kadınların hastalıkları ile ilgili farkındalıklarında, hastalıklarının iyileşmesinde ve empati ve iletişim becerilerinde artış gözlemlenmiştir.

Psikodramada Karşılaşma – “Encounter”–Suna Çetin Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2013
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu çalışmada psikodramanın temel kavramlarından birisi olan karşılaşma kavramı, psikodrama felsefesi ve temel kavramlar içindeki yeri, karşılaşma için kullanılan temel teknikler, karşılaşmayı var eden unsurlar, önemli bir karşılaşma olan anne bebek karşılaşması ve bunun ilk ilişki biçimlerine etkisi yönünden önemi tartışılmıştır.İlk karşılaşma biçimlerinin deneyimlendiği dönemler, rol gelişim aşamaları içinde incelenerek, bireyin karşılamalardaki cesaret ve korkusu değerlendirilmeye çalışılmıştır. Ayrıca yapılan altı oturumluk yaşantı grubu çalışmasının oturumları ekte sunularak, uygulama ve sonuçları ile ilgili olarak detaylı bilgiler verilmiştir. Çalışma üç saatlik altı oturum olarak planlanmış ve çalışmaya 7 kişi katılmıştır. Çalışmanın sonunda katılımcıların kendilerine ve başkalarına dair bazı farkındalıklarının arttığı ve yeni bakış açıları kazandıkları görülmüştür.

Yakın İlişkilerde Bağlanma Örüntülerinin Araştırılması Ve Yeniden Yapılandırılmasında “Güvenli Üs” Olarak Psikodrama Dr.Psk.Yeşim Türköz  Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü– Mezuniyet Tezi 2013
Danışman: Uzm.Psk.Dnş. Deniz Altınay – Enstitü başkanı

ÖZET

Bu tezin amacı, psikoanalitik gelenekten yetişmiş ancak daha sonra bu  gelenekten ayrışarak tamamen özgün bir kuram haline gelen John Bowlby’nin Bağlanma Kuramı ile çağdaşı Jacob Levy Moreno’nun geliştirdiği Sosyometri ve Psikodrama sistemleri arasında bir köprü kurabilmektir. Bu amaca yönelik olarak psikodramanın bebeklik bağlanma örüntülerinin aktive olması, araştırılması, görünür hale gelmesi ve ardından yeniden yapılandırılması için uygun bir nöropsikolojij bir düzlem oluşturduğu kuramsal ve uygulamalı olarak kanıtlanmıştır. Bunun için 20 üyeden oluşan 12 oturumluk psikodrama çalışması yapılmış ve çalışmalarda Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri(YİYE) ile Yakın İlişkilerde Çok Boyutlu Başaçıkma Ölçeği(YİBÖ) kullanılmıştır. Yapılan istatistiklerin sonuçları gösteriyor ki ön ve son ölçümlerin ortalama puanları arasında olumlu yönde değişim olmuştur.

Psikodrama Ve Spor–Zeynep Aydoğan Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi,2013
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu tezde öncelikle rol kavramı ve sporcu rolleri kavramsal olarak açıklanmış; ardından takım sporlarında psikodrama yardımı ile öğrenme ve davranış değişikliklerinin nasıl gerçekleştiği, aktif ve yönlendirilmiş imajinasyon çalışmaları açıklanmıştır. Takım sporlarında asıl hedef olan başarıya ulaşmak için öncelikli olan, oyuncu ve antrenörü psikolojik olarak desteklemektir. Bu amaçla 12 kişilik bir kadro ile 8 haftalık yürütülen psikodrama oturumları yapılmıştır. Takım ruhu oluşturulmasında, oyuncuların kendilerini ve takımını tanımasında, antrenör ve oyuncu iletişiminde, performans artırımı ve sürekliliğinde psikodramatik ısınma oyunları ve tekniklerin katkıları son bölümde tartışılmıştır. Takım içinde yaşanan problemler psikdrama teknikleri ile kolaylıkla tespit edilmiş ve çözüm yollarına daha kolay ulaşılmıştır.

Psikodrama Yoluyla Bireyi Yalnızlığa İten Kuşaklararası Bağlantıların Ortaya Çıkarılması ve Özgürleşme- Ahmet Serkan Tomar, Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2014
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu çalışmada, kuşaklararası bağlantılar ve etkileri incelenip önceki kuşaklardan getirdiğimiz mirasları, sendromları keşfetmek ve sahip olunan saplantılı rollerin yerine, kişinin spontanitesine uygun ve dolayısıyla yaşama her anlamda uyum sağlayabilen sağlıklı rollerin kazandırılması amaçlanmıştır.  Bu amaçla 7 katılımcı ile 7 haftalık oluşturulan psikodrama grup çalışmalarında bireylerdeki yalnızlık duygularının kökenleri aile ağacı, genogram ve genososyogramlar ile araştırılmıştır. Yapılan bütün protagonist çalışmalarında geçmişten kalan sendromların ya da mirasların, üyeleri yalnızlığa sürüklediği gözlemlenmiştir. Bu araştırmanın uygulamaları, protagonistin üzerinde görünmeyen yüklerin kaldırılması, üyelerin sağlıklı ilişkiler kurmasına zemin hazırlamıştır.

Geleceği Yaratmak Psikodramatik Bir Model Çalışması- Ayşegül Somçelik-Köksal  Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2014
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti  Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodramanın özü yaratıcılık ve spontanite kavramlarında saklıdır. Spontan davranamayan insanın bir şeyler yaratması oldukça güçtür. Kişinin geleceği de yaratım sürecine dahildir. Bu nedenle, bu araştırmada, cesaret ve yaratıcılık alt başlıklarıyla geleceğin önünde duran engeller incelenmiştir. Sonrasında geleceği yaratma konusuyla çok bağlantılı olan sosyometri ilişkisi vurgulanmış, psikodramanın gerçeği yansıtmadaki gücü ve istenileni keşfetmedeki öneminden bahsedilmiştir. En son bölümde ise isteme ve geleceği yaratma ile bağlantılı ısınma oyunları ve dışavurumcu teknikler gibi psikodramada geleceği yaratma modelinde kullanılabilecek yöntemlere yer verilmiştir. Araştırmaya altı kişi katılmış ve altı ay boyunca psikodrama çalışmaları yapılmıştır. Araştırmanın hedefi doğrultusunda katılımcıların istediklerini somutlaştırmaları için kolaj çalışması yapılmış ve bu isteklerinin önündeki engelleri fark etmek için psikodrama çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışma sayesinde kişinin isteklerini keşfettiği ve bu isteklerini gerçekleştirmesinin desteklendiği görülmüştür.

Psikodramada Evrensel Gerçeklik- Betül Dursun  Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2014
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodramada bir gerçekliğin teorik incelenmesi, kavranması ve yaşantılanması şimdi ve burada yapılır. Artık gerçekliği deneyimleme, sosyometrik seçimler yapma, rol değiştirme gibi teknikler gerçekliğin incelenmesini ve algılanmasını hızlandırır. Zihin, dil ve bedenin içinde olduğu bir öğrenme ile geçmişi, şimdiyi ve geleceği kapsayan iyileştirici bir bütünlük sağlanır. Bu çalışmada gerçeklik algısının genişlemesinde psikodrama literatüründe görece daha etkili olduğu düşünülen teknikler kullanarak bir grup modeli oluşturuldu. Model uygulamasının sonuçları, psikodramatik anlamı, modelin geliştirilebilir yönleri ve yeni uygulamalara nasıl katkı sağlayabileceği yönlerinden değerlendirildi. Grupta başlangıç düzeyinde bir algı genişlemesi yaşandı. Sonuçları somutlaştırmada sosyometri teknikleri kullanıldı. Grup üyelerinin sosyometrik algılarının toplam puanında artış olduğu doğrulandı. 

Varolmanın Teminatı Spontanite Ve Kaygı-Özgürlük İlişkisi  Psikodrama Rol ve Patoloji Kuramı Çerçevesinde Kaygının Grup Ortamında İncelenmesi- Canan Cantürk Kaya  Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi 2014
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Kaygı, oranı kişiden kişiye değişse de bugün birçok kimsenin muzdarip olduğu bir durumdur. Bu nedenle bizler bu can sıkıcı durumu yaşamamak için kendiliğindenliğimizden taviz vermeyi göze alarak, hep, önceden denenmiş, toplum tarafından kabul görmüş belirli davranış kalıplarına sığınırız. Derken fark ederiz ki her birimiz farklı birer birey olmamıza rağmen aynı durumlara aynı tepkileri veren, kendi düşüncelerimiz yerine, gönülden inanmasak bile başkalarının düşüncelerini savunan, yaratıcılıktan uzak mekanik birer insan haline gelmişiz. Bu çalışmanın amacı, risk almayı uygulamalı olarak yaşatan bir psikodrama grup modeli oluşturmak ve kişilerin adım atabilmesine yardımcı olmaktır. 

Müfettiş Rolü ve Yabancılaşmanın Psikodrama ile Ele Alınması- Kevser Özlem İlbeyli- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2014
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Sanayi toplumlarında yaşayan bireylerin spontalıklarını yaşamalarına izin verilmemesi, yetenek, istek ve gereksinimlerinin yok sayıp sosyal gerekliliklere göre şekillenmeleri yabancılaşmaya neden oluyor. “Teftiş” ise bu toplumdaki örgütlerin içinde önemli bir kontrol ve otorite noktasıdır ve bu kültür “Müfettişlik” rolü yaratmıştır. Bu çalışmanın amacı müfettişlik rolünün atomlarını ve etkileşimlerini psikodrama ile incelemektir. Buradan yola çıkarak, “Müfettişlerin” sosyal atomlarına ve meslek atomlarına bakılmış ve bunların değerler atomları ile ne denli benzerlik gösterdiği ve yabancılaşmanın derinliği konularına değinilmiştir. Sonuçlar gösteriyor ki bireyin isteki yetenek ve gereksinimlerini göz ardı ederek potansiyelini sosyal gerekliliklere ve meslek rolüne göre şekillendirdiği görülmektedir bunun sonunca ise kişi kendisine yabancılaşmaktadır.

Psikodrama ve Yas: Yas Odaklı Psikodrama Örnek Çalışması- Nurhak Sönmez-Psikodramatist-

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2014.
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Bir kişinin işini kaybetmesi, sağlığını veya herhangi bir organını kaybetmesi, sevdiği kişi tarafından terk edilmesi kayıp olarak tanımlanır. Sevilen ‘kişilerin ölümlerinden kaynaklanan kayıplar kişiyi derinden etkiler. İyileşme, yaşanan kaybı belli bir ölçüde de kabullenmeyi gerektirir (Blatner, 2000). Bu gereklikten yola çıkarak mevcut çalışmanın amacı, kişilerin kayıp anında ve ardından gelen yas sürecinde yaşadıklarını psikodrama yolu ile ele aIıp gerekli duygusal çalışmayı yapabilmelerine yardımcı olacak psikodramatik bir çalışma modeli ortaya koymaktır. Bununla birlikte, katılımcıların  ölüm ve son kavramlarını  yeni bir bakış  açısı  ile değerlendirebilmeleri, kendi ölümlülükleri  ile karşılaşıp  bunu  işleyebilmelerini  sağlayacak çalışmalarla da kişisel gelişimlerine katkı sağlanması amaçlanmaktadır. Bunun için 9 kişilik bir grup ile 10 haftalık bir çalışma yürütülmüştür. Beck depresyon envanteri ve temel yas unsurları ölçeği kullanılmıştır. Sonuçlar, 10 haftanın sonunda depresyon belirtilerinin önemli ölçüde azalma ve tamamlanmış yasın önemli göstergelerinden olan kaybettiği kişiyi acı duymadan düşünebilme ve yaşama yeniden yatırım yapabilmede artış görülmüştür.

Otizm Spectrum Bozukluklarına Psikodramatik Bakış Ve Tedavi Modeli- Sibel Aslantepe - Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2014
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Moreno’nun rol kuramına göre, anneyle kurulan ilk ilişkiler sayesinde ortaya çıkan ve dolayısıyla bebeğin rollerinde meydana gelen anksiyeteye bağlı olarak; regresyon, progresyon ve saplantılı davranışlar olarak ortaya çıkar. Bebeğin rol alma aşamalarında meydana gelen bozukluklar rolünü sağlıklı bir biçimde oynamasına kişinin ileriki yaşamında bütün rollerine yansır. Bu çalışmada, genetik ya da nörolojik faktörlerin ötesinde, Otizm Spektrum Bozukluğu’nu psikodraman yöntemiyle ele almak, bu bozukluğa bakmak ve tedavi yöntemlerini oluşturmak hedeflenmiştir. Ayrıca sosyal-iletişim bozukluğu olarak tanımlanan Otizm de psikodramanın iyileştirici etkilerinin paylaşılması ve tedavi edici uygulama tekniklerinin örnek vakalar ve oturumlar üzerinden anlatılması hedeflenmiştir. Bunun için farklı gelişen 6-8 yaş ile 8-10 yaşlarından oluşan iki ayrı çocuk grubu tasarlanmış ve 10 oturumluk çalışmalar yapılmıştır. Çalışmada Sosyal Uyum Ölçeği ve Gilliam Otistik Derecelendirme Ölçeği kullanılmıştır. Çalışma sonucunda çocuklarda olumlu ve sağlıklı ilerleme gözlemlenmiş, bilişsel, duygusal, davranışsal alanlarda iyileşme sağlanarak yeni becerilerin kazanıldığı görülmüştür

Engelli Çocuğa Sahip Annelerin Annelik Rolü Rol Çatışmaları Ve Psikodrama- Songül Mutlu  Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2014
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Engelli çocuğun annesi rolünde yaşadığı sıkıntılar, annenin hem kendi ile hem çocuğu ile hem de çevresi ile ilişkilerinde aksaklıklara ve annenin ruh dünyasında sıkıntılar yaşamasına sebep olabilmektedir. Bu çalışmanın amacı, özelikle annelerin sağlıklı çocuklarının kaybıyla başlayan süreçte 'an' da kalamamak, spontan ve yaratıcı eylemlerde bulunamamak ve 'engelli çocuk annesi' olma rolünün normal çocuğa sahip annelere göre annelik rolündeki farklılaşmalarını, rol çatışmalarını ve bu çatışmalarının psikodrama ile ele alınmasıdır. Çalışma deney grubu olarak engelli çocuğa sahip 12 anne ve kontrol grubu olarak normal çocuğa sahip 12 anneden oluşmaktadır. Veri toplamada Rol Atom Ölçeği ve Spontanite Testi kullanılmıştır. Engelli çocuğa sahip annelerin grubun başlangıcında rol atomlarına yerleştirdikleri alt roller negatifken çalışmanın sonunda yapılan rol atomlarındaki yerleştirmelerde pozitif alt rollere öncelik verildiği gözlemlenmiştir.

Ergen Gruplarındaki İtim Yıldızlarının Psikodrama İle Rol Repertuarlarının Geliştirilmesi Ve Gruplarında Seçilmesinin Sağlanması- Şirvan Aydın  Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2014
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman – Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

İnsan tıpkı doğanın ve evrenin kendisi gibi hareketli, doğal, yaratıcı ve sosyal bir varlıktır. İnsanın bu özellikleri bazen sınırlanır bazen de tamamen durabilir. Her insanın bir benlik algısı oluşturabilmesi ve yalnız olduğunda yaşadığı acizlik ve yetersizlik hissinden kurtulabilmesinin yolu başkaları ile sağlıklı ilişkiler kurabilmesinden geçer. Bu tezin amacı kendi grupları tarafından çeşitli sebeplerle itilen ya da seçilmeyen ergenlerin rol repertuvarlarının sosyometri ve psikodrama yolu ile geliştirilmesi ve bu repertuvarları doğru kullanmalarını desteklemektir. Bu koşullar sağlandığında kişilerin grupları tarafından seçilebilecekleri öngörülmüştür. Bu amaç doğrultusunda itim yıldızı olan ve sosyometrik yalnızlık yaşayan ve bu tür problemleri olmayan toplam 8 tane dokuzuncu sınıf öğrencisiyle 8 psikodrama oturumu tamamlanmıştır. Çalışmaların sonucuna bütün öğrencilerin presosyometri testine aldıkları seçim oyları artmıştır.

Isınma Oyunu Yaratma Süreçleri Ve Psikodrama- Zeynep Arasan Özbay  Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2014
Danışman: Neşe Karabekir Uzman Psikolog – Psikodrama Terapisti – Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Bu tez çalışması, bireylerin yaratım süreci ve bunu yeniden kazanmalarında psikodrama süreci içerisinde ısınmanın ve ısınma oyunlarının yeri ve önemi vurgulamıştır. Ayrıca ısınma oyunu yaratım sürecinde nelerin gerekli olduğuyla ilgili tespitler sunulmuş ve psikodramanın bu sürece etkisinin ne olduğuna dair bir yorum getirilmiştir. Çalışmanın son kısmında ise, bir ısınma oyununun nasıl seçildiği, yönergelerin nasıl verilmesi gerektiği ve oyun sırasında yapılabilecek spontan müdahelelerin neler olduğu gibi ısınma oyununun analiziyle ilgili açıklamalar yer almaktadır. 

Psikodramada İnanç ve İnancın Ele Alınması, Kişilerin İnançlarının Oluşum Süreçlerinin Psikodrama ve Sosyometri ile İncelenmesi İnanıyorum Öyleyse Varım’- Esra Bilik-Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet tezi, 2015
Danışman: Deniz Altınay, Uzman Psikolojik Danışman – Psikodama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Amaç ve Hipotez: Tezin amacı, bireylerin sahip oldukları inanç örüntülerinin oluşmasında önemli etkileri olan yaşantıların, ihtiyaç ve güdülerin keşfedilmesidir. Bu çerçevede özellikle ebeveyn tutumları ve önemli yaşantıların kişilerin inanç süreçlerinin oluşumunu şekillendiriyor olması çalışmanın birincil hipotezini; bebeğin yaşamındaki ilk yaratıcıları olarak ebeveynlerin, kişilerin zihinlerindeki ‘yaratıcı’ ve ‘din’ kavramları ile önemli benzerlikler göstereceği ise ikincil hipotezini oluşturmaktadır. Yöntem: Çalışmaya gönüllülük ilkesine dayanarak yaşantı grubu tecrübesi olan 7 yetişkin dahil edilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak ‘Aile Atomu Ölçeği’, 'Sosyal Atom Ölçeği', 'İnanç Atomu Ölçeği’, 'Travmatik Yaşantılar Ölçeği’, ‘Önemli Yaşantılar Ölçeği’ kullanılmış ve 8 oturumluk psikodrama çalışması gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Ölçekler ve psikodrama oturumlarından elde edilen veriler doğrultusunda, adil olmayan bir anneye sahip olduğunu düşünen 2 katılımcı için yaratıcı da ‘adil değil’; annelerinden şiddet-ceza görmüş olduklarını belirten 3 katılımcı için de yaratıcı ‘cezalandırıcı’ olarak tanımlanmıştır. Küçük yaşta ayrıldığı için bağ kuramadığını belirten diğer bir katılımcı kendini bir sisteme aitmiş gibi hissetmediğini belirtmiş, travmaların çok fazlaca ve çeşitli olduğu görülen bir diğerinin de belirli bir yaratıcı güç ile bağ kurmak yerine derin bir felsefeye bağlanmayı tercih ettiği görülmüştür. Tartışma ve Sonuç: Elde edilen bulgular, ebeveyn tutumları ve travmatik yaşantıların kişilerin inanç gelişimlerini şekillendirdiği yönündedir. Aynı zamanda 7 üyenin de ‘ebeveyn’ ile ‘yaratıcı’ inançlarının benzer oluşu, tezin hipotezini destekler niteliktedir. Anahtar Kelimeler: Psikodrama, Sosyometri, İnanç.

Psikodrama’da Mizah- M. Ayla Ercenk Psikodramatist
İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2015

Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti – Enstitü Başkanı

ÖZET

Mizah ve gülme edimi, grup kohezyonunun oluşmasında etkilidir ve bu bağı sürekli hale getiren etkenlerden bir tanesidir. Sosyometrik seçimler sayesinde bu bağlar görünür hale gelir; keşfedilen teleler sayesinde üyeler birbirlerine yakınlaşır ve yakınlaştıkça da neşe ve kahkaha belirir. Psikodrama sahnesinde kullanılan mizah grup üyelerinin dirençlerini kırmada önemli bir role sahiptir. Duygulardan kaçan kişileri yakalar ve içebakışı sağladığı gibi kendi olumsuz duygularının içinde boğulan grup üyelerine mantık dünyasının kapılarını aralar. Mizah, iç görüyle birlikte gelen katarsisin yaşanmasında önemli bir görev üstlenir; kişilerin yaratıcılıkları ve spontanlıklarını arttırır ve transandent role geçişlerini sağlar. Psikodramada mizah keşfedilmeyeni keşfetme aşamasında bir teknik olarak kullanılırken, gülme ise rahatlamayı getiren bir unsur olarak ele alınır. Mizah, uygun ortamda kullanıldığında kişiler iç görü kazanır ve kişilerin dirençlerinin azalmasında bir panzehir etkisine sahiptir. Bu çalışmada mizahın psikodramadaki yeri detaylıca incelenmiştir.

Başkasının Rolünde Protagonist Olmak- Begüm Kodalak Bilik -Psikodramatist
İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2015

(Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodrama grup terapisinde bireyler geçmişi ve geleceği an’a getirir ve çözümler. Protagonist, rol değiştirme tekniği sayesinde aldığı yeni rolde yalnız kendisine bakmakla kalmaz, aynı zamanda rolünü aldığı kişinin iç dünyasına girmiş olur. Bu çalışmada ise bireylerin kendi hayatlarındaki önem taşıyan kişiler ile rol değiştirerek o kişilerin yaşantılarındaki geçmiş ve geleceği an’a getirmesi ve tüm çalışmasının seçtiği kişi olarak sürdürüp tamamlaması ve çözümlenmesi amaçlanmaktadır. Bu çalışmada kişiler, başkalarının yerine protagonist olmuşlardır ve yerine protagonist oldukarı kişilerde de olumlu anlamda değişme ve gelişme olması beklenmiştir. Bu sebeple 6 kişilik bir grupla toplam 8 hafta boyunca çalışma yürütülmüştür. Yapılan çalışmanın sonucuna göre; grup üyelerinin yerine protagonist oldukları kişileri daha çok anlamaya başladıkları ve onları oldukları gibi kabul etmeye başladıkları görülmüştür. Tüm grup üyeleri ile yerine çalışma yaptıkları kişilerin ilişkileri olumlu anlamda değişmiştir.

Ergenlerde Beden İmgesi ve Kilo Kontrolünün Psikodrama İle Ele Alınması, Ebru Damla Yılmaz-  Psikodramatist.
İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2016

Danışman:Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman­- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikosomatik belirtilerin varlığında beden bir dil kullanır ve bu dil, ancak bedenin aktif olarak gözlendiği psikodramatik eylem metoduyla anlaşılır kılınabilir. Ergenin kendini nasıl gördüğü, “beden imgesi”yle kurduğu ilişkiyle ilgilidir. Bu durumu Moreno’nun rol patolojileri kuramı ışığında değerlendirdiğimizde psişik role saplanma ve somatik role gerileme söz konusudur. Bu çalışmanın amacı ergenlerde beden imgesi oluşumunu ve kilo kontrol davranışını tetikleyen faktörleri ortaya çıkarmak, ergenlerin beden-zihin ilişkilerine dair farkındalık geliştirmek; katılımcıların psikodrama çalışması sonucunda depresyon, beden bölgelerinden ve özelliklerinden hoşnut olma, kendini fiziksel olarak algılama düzeylerindeki farklılıkları tespit etmek ve alanda çalışan psikodrama liderleri için hem ergenlerle psikodrama grubu yürütmenin dinamikleri hem de ergenlerde kilo kontrol grubuyla çalışırken kullanılabilecek yeni bir model oluşturmak hedeflenmektedir.

Psikodramada Direncin Farklı Yüzleri, Elif Sultan Varol- Psikodramatist
İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2016

Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Direnç, spontanitede tutukluktur. Başlangıçta normal olan bir eylem açlığı ve rol gelişimi için uygun olan koşulların bulunmasına karşın bilinmeyen bazı durumların etkisiyle spontanitede tutukluk olabilir ve bu durum kişiyi ileri derece engelleyebilir. Böyle durumlarda eylem açlığı saldırganlığa dönüşüp kendisine ya da başkalarına yönelebilir. Direnç gösterilen rol kategorisine göre gerileme, duraksama ya da sıçrama şeklinde çeşitli patolojiler oluşabilir. Bu araştırmanın amacı, kişilerin bireysel süreçlerinde kendilerine oluşturdukları engelleri keşfetmek ve dirençleri bulmaktır. Bir diğer amaç ise psikodrama oturumunda lider ile protagonist ilişkisinin oyuna etkisini araştırmaktır. Oyun içinde lidere, oyuna, yaratım sürecine ve role ilişkin direncin oyun içindeki ortaya çıkışını görmek ve kaynak noktasına ulaşmak amaçlanmıştır. Bu amaçla uygulama olarak, 20-45 yaşları arasında 9 katılımcı ile 8 oturum boyunca psikodrama grup terapisi yapılmıştır. Çalışmalarda direnci kıran en önemli şeyin  artık gerçeklik ve paylaşım aşamaları olduğu bulunmuştur. Protagonistin diğer grup üyeleriyle ilişkisinde kendini gösteren aktarım direnci çözümlenmiş ve oyun ve sahneleme yoluyla direnci kırılmıştır.

Psikodramada “An Felsefesi” Kavramı ve Şimdi Ve Burada İlkesi İle Sağlıklı Duygusal İlişkiler Geliştirmek, Ethel Mizrahi- Psikodramatist-İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2016

Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti-Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodrama geçmişi temizleyerek, kişilerin gelecek kaygısını azaltarak, “an”da cesaretle durmayı öğreterek farkındalık kazanmalarını sağlamaktadır. Bu tez çalışması psikodramanın bu yönünü kaynak alarak yapılmıştır ve grup üyelerinin cesaretle “an”da durmalarının yaşamlarına keyif katmasını deneyimlemeleri amaçlamıştır. İçimizde doğuştan var olan spontaniteyle her anımızı yaratma gücümüzü ortaya çıkarmak, düşünce süreçlerini işin içine katmadan duygularımızla “an”da yüzleşebilmek ve sezgilerimizi dinlemeyi öğrenmeye yönelik çalışmalar yapılmıştır. Benzer sorunları olan üyelerin grubun güven ortamında anlaşılma ve paylaşım duygularını geliştirmek, geçmişi temizleme, gelecek kaygısını azaltma ve an’da durma çalışmaları planlanmıştır. Üyelerin kendilerine ait farkındalıklarını geliştirmelerinin yanı sıra, psikodramanın bize sunduğu o an’ı, o yaşantıyı, o duyguyu, rüyayı ya da fantazileri şimdi ve burada, grup içinde yaşama fırsatı sunulmuştur.

Eş Seçimlerinin Genososyogramdaki İzdüşümleri, Ezgi Başaran- Psikodramatist
İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2016

Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Genososyogramda, kuşaklararası tekrar eden olgu ve kavramlar, eşlerin birbirini seçmelerinde etkin rol oynamaktadır. Evlilik, Moreno’nun söylediği gibi sosyometrik bir olgudur. Sosyometri, kişilerin tercihleri ile ilgilenir ve bu tercihlerin belirlenmesi, anlaşılması için derin bir bakış açısı getirir. Geçmişte rol alan kişiler ve yaşanmışlıklar, kimliğimizin ve kişiliğimizin oluşmasında etkili olduğu kadar algılarımızı, beklentilerimizi ve ihtiyaçlarımızı da belirlemektedir. Bu tez çalışmasında ise eşlerin birbirlerini seçme sebepleri incelenmiş ve ilişki içinde süregelen kalıpların geçmişimiz üzerindeki izdüşümlerini keşfetmek amaçlanmıştır. Bu amaçla evlilik ve ilişkiler, genososyogram ve aktarım, çift ve aile terapisi olarak psikodrama ve aile mitleri ve destanları, gizli sadakat, adaletsizlik kavramı, yıl dönümü sendromu gibi eşlerin genososyogramlarındaki kavramları detaylıca incelenmiştir.

Rüya ve Gerçek Arasındaki Köprü Olan Rüyadrama: Gerçekler ve Temsilciler Olan Semboller Özge EREL  Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2016.
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman - Psikodrama Terapisti - Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu tez çalışmasının amacı, rüyadrama gibi güçlü ve çok yönlü bir terapi yönteminin yardımıyla rüyada görülen sembollerin kişinin iç dünyasındaki dinamiklerin yapısını ve hayatındaki yansımalarının neler olduğunu keşfetmektir. Rüyaların gizemi ve rüyalarda görülen sahnelerin, objelerin ve durumların bireyin yaşamında işaret ettiği anlamlar tarihin her döneminde araştırılmış ve çeşitli görüşler ortaya konmuştur. Rüyalarda görülen semboller; rüyayı gören kişinin geçmişe dair pişmanlığına, şu anda yaşadıklarına ve geleceğe dair kaygılarına dair ipuçlarını göstererek, kişinin baş etmekte zorlandığı sorun alanlarına rüyadrama gibi psikoterapötik yöntemlerle müdahale imkânı vermektedir. Rüyadrama çalışmalarında rüyalarda görülen sembollerin anlamları ve arkasında yatan dinamikler genelde kişinin bilinçdışındaki çatışmalar, problemler, bağlantılar vb. gibi mekanizmalarla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Tez kapsamında, 7 grup üyesinin katılımıyla Şubat-2016’da başlayan 10 hafta ve haftada 2 saat süren rüyadrama grup çalışması yapılmıştır. Tez içerisinde 7 protagonistin rüyadrama çalışması yer almaktadır. 

Psikodramada Benlik Onarımı, Şule Öncü- Psikodramatist.

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2016
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti-Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu tez çalışması, “Rol ben’den” değil; “ben rol’den” çıkar prensibini temel almak üzere; psikodramanın sunduğu olanaklarla bireylerin benlik algısının iyileştirilmesi ve onarımını hedeflemiştir. Bu doğrultuda yapılandırılmış ısınma oyunlarından oluşan teknikler kullanılmıştır. Birinci bölümde, özellikle işlevsel olan psikodramanın karşılaşma, somutlaştırma, rol alma, rol oynama, rol yaratma, rol içinden rol yoluyla sosyal etkileşimi anlama gibi teknikler açıklanmıştır. Sonraki bölümlerde ise uygulama modeline ilişkin tekniklerin açılımını yapılmıştır. Bu psikodrama çalışması 10 kişilik bir grupla 14 oturumla gerçekleştirilmiş ve Gilbert-Trent Sosyal Karşılaştırma Ölçeği ile Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği kullanılmıştır. Çalışmanın sonuçları, sunulan uygulama modelinin benlik onarımı üzerinde iyileştirici etkileri olduğunu kanıtlar niteliktedir. 

Erken Dönemde Oluşmuş Rol Beklentilerinin Eş Seçimi Üzerindeki EtkisiGökçen Duymaz Sidal- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü – Mezuniyet Tezi, 2016
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Sosyometrinin kurucusu Moreno, insanların sürekli seçimler yaparak kendi öykülerini oluşturduklarına inanmıştır. Özellikle kişilerarası seçimlerin ise kaynağını erken dönem ebeveyn ilişkilerinde alınan ve öğrenilen rollerden aldığını vurgulamıştır. Bu doğrultuda, bu araştırmanın amacı, erken dönemde rollerini ve diğerleri ile ilgili rol beklentilerinin oluşumunu anlamak ve ileriki yaşamda yardımcı bilinç, yardımcı bilinç dışı ve tele ile birlikte yapılan eş seçimlerinde erken yaştaki öykülerimiz nasıl tekrar edildiğini araştırmaktır. Bu amaçla, bu tez kapsamında evli ya da romantik bir ilişkisi olan altı katılımcı ile görüşülmüştür. Katılımcılara sosyal atom ölçeği, anne-baba ve eş rol atomları testi verildikten sonra, eşleri ile psikodramatik karşılaşmalar yapılmıştır. Katılımcılara ait toplanan bütün bilgiler, bu uygulama da göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Değerlendirme sonucunda, kişilerin ilişkilerinde anne ya da babaları ile özdeşim kurduğu ve taşıdıkları rol beklentileri erken dönem ilişkilerine benzer ilişkiler kurdukları görülmüştür.

Doğum Kayıtlarının Bebeğin Spontan Gelişiminde Etkisi. Psikodramayla Doğum kayıtlarımızı Yeniden Yazma, Aylin Kula Güney Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2016
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu çalışmanın amacı psikodrama grup çalışması yoluyla olumsuz doğum anılarını çalıştığımız ve kayıtlarını değiştirdiğimiz kişilerin hayatlarında sahip oldukları spontanitenin ve spontan davranışların değişimine bakabilmektir. Bunun için öncelikle doğum anılarında olumsuz yaşantıları olan ya da olduğunu düşünen, hisseden kişilerle bir grup çalışması planlanmıştır ve grup çalışması öncesinde kişilere spontanite testinin uygulanmıştır. Grup çalışmasında, kişilerin kendi doğum anılarına psikodramatik yöntemlerle bakılması ve olumsuz kayıtların değiştirilmesi hedeflenmiştir. Bu çalışma, doğum kayıtarıyla çalışmak için bir model önermeyi hedeflemiştir. Bu modelin psikodrama yöntemi ile doğum yaşantılarını şekillendirip spontan davranışları özgürleştirmesi beklenmiştir. Sonuçlar göstermektedir ki hamilelik süreci ve doğum anı bebeğin spontan gelişiminde önemli bir etkiye sahiptir. Bu çalışmayla kişilerin taşıdıkları olumsuz yüklerin fark edilmesi ve yeni kayıtların yazılması sağlanmıştır.

Eylem - Ritüel: Geçmişten Günümüze Ritüeller İle Psikodrama Teknik Ve İşlevlerinin Karşılaştırılması, Zeynep Biter- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2016
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodrama gerçeğin dramatizasyonla yeniden keşfi olarak tanımlanır. İlkel topluluklardan tarihsel olarak daha yakın topluluklara doğru geldiğimizde bu tür dramatize edilmiş deneyimlerin, dini seremoniler, çeşitli mevsimsel ritüeller, şamanik ayinler, insanlık tarihinde sürekli yer almıştır. Bu deneyimler zaman zaman bireysel zaman zaman topluluğu rehabilite amaçlı kullanılmış ve kültürel yapı içerisinde o topluluğa ilham veren sağaltım sağlayan bir rol üstlenmişler. Bu tezin amacı Psikodramanın grup içerisinde, grubun ve bireyin sağaltımını amaçlayan yaklaşımının kökeninin insanlık tarihi kadar eski olduğu savının peşinden gitmek ve hem insanlık tarihindeki eski ve yeni ritüellerin hem de bunların psikodrama teknik ve işlevleriyle benzerliklerini ve ilişkilerini açıklamaktır.

Anne Rolü – Bağlar Ve Ayrışma, İdil Cemre Öztep- Psikodramatist.

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2016.
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu tez çalışmasının ilk bölümde annelik rolünün tarihçesi farklı bağlamlarda incelenmiş ve ardından “Yaratıcı Bir Eylem Olarak Doğum” bölümünde anne olmayı öğrenme, anne ve bebek arasındaki tele ve aktarım, bebeğin spontanitesinin gelişimi, bebeğin ilk rolleri, psikososyal gelişimde annenin rolü, birlikte olma, birlikte hissetme, birlikte yapma kavramları üzerinde durulmuştur. Başarılı bağlanmaya, bağlanma sorunları ve bağımlılığın gelişimi ardından anne bebek arasındaki ayrışma süreçleri incelenmiştir. Son kısımda ise, bir psikodrama yaşantı grubundan seçilen bir protagonist çalışması örneği ve değerlendirmesi bulunmaktadır. Sonuçlardan yola çıkarak; ilk bakım veren anne ile kurulan sağlıklı bir bağlanma ve annenin bebeğine karşı tutumu; bebeğin ilk yıllarındaki rol alımlarını, yaratıcılığını, spontanitesini ve cesaretini etkilemekte, ileri yaşantısında ise anneden ayrışmasına ve bireyselleşmesine yol açmaktadır.

Hipertansiyon Hastalarının Duygu Eşi (Emotional Double) Kullanılarak Psikodrama Yöntemiyle Tedavisi, Senem Eke Yıldız- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2016
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu çalışmanın amacı birçok araştırmaya konu olmuş olan kronik psikosomatik bir hastalık olan esansiyel (sebebi bilinmeyen) hipertansiyon hastalığının psikodrama yöntemiyle tedavisini ele almaktır. Spontanitesi bastırılan, duygularını uygun şekilde ifade edemeyen hipertansiyon hastası vücudun salgıladığı adrenalini baskıladığı gibi eylemlerini de baskılamaktadır. Bu nedenle çalışmamızda öncelikle sebebi bilinmeyen hipertansiyon hastalığının psikodrama rol kuramı çerçevesinde nasıl geliştiği açıklanmıştır. Ardından da hipertansiyon hastalarının işlevsel olmayan somatik rollerinin yerine sağlıklı psişik roller geliştirmek amacıyla psikodramada ilk kez bu çalışmada uygulanmış olan “Duygu Eşi” (Emotional Double) tekniğinin kullanımının hipertansiyon hastalarının tedavisine olan katkısı üzerinde çalışılmıştır. Çalışmaya 7 esansiyel hipertansiyon hastası katılmış ve 9 haftalık psikodrama grup terapisi uygulaması yapılmıştır. Katılımcılara Hamilton Depresyon ve Anksiyete Değerlendirme Ölçekleri ve Toronto Aleksitimi Ölçeği ön test ve son test olarak uygulanmıştır. Üyelerin depresyon ve kaygı düzeylerinde azalma tespit edilmiş; aleksitimi puanlarında fark gözlemlenmemiştir. Grup üyelerinden üçü kardiyoloji tetkikleri sonrası ilaç dozlarının yarıya indirildiği, diğer üyelerin ise son 4 haftadır tansiyon atağı geçirmediği bilgisine ulaşıldı

Kuşaklararası Yas Ve Psikodrama, Çiğdem Karahan- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2016
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Bedenimiz, beklediğimizden ve düşündüğümüzden daha çok anımsar; atalardan kalan hüznü ve acıyı da hatırlar; anne- babalarımızın, dedelerimizin, ninelerimizin ve onların atalarının öykülerini sürdürür. Bu çalışmanın amacı psikodrama tekniklerinin yas süreci ve ölüm algısı üzerinde etkisi incelemek; sürecin yas tutan açısından olumlu yönde değiştirilebileceğini ve bu çalışmanın sonucunda yas sürecinin ortaya çıkarabileceği olumsuzlukların giderilmesi yönünde bir adım daha ilerlemesini sağlamaktır. Yakın derece yas kaybı olan 8 kişi ile altı oturum yapılmıştır ve kişilere genogram tekniği uygulanmıştır. Çalışma boyunca grup üyeleriyle çözülmemiş ve ertelenmiş yas süreçleri çalışılmış ve ölü kişilerle tekrar karşılaşma fırsatı sağlanmıştır. Sonuçlara göre bu psikodrama karşılaşmaları pratoniste iç görü anlayış ve farkındalık kazandırarak çözülmemiş yasındaki belirli yönleri zihinsel işlemden geçirmesine yardımcı olmuştur.

Otizmin Kuşaklar arası Aktarımında Annelik Rolünün İncelenmesi, Esen Acarer Kahya Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2017
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Özel eğitim ve psikiyatrik ilaçlar dışında net bir müdahale biçimi olmayan ve sebepleri hala araştırılmaya devam eden otizmin, temel olarak sosyal etkileşim, dil becerileri/ sosyal iletişim ve soyut algıda gelişme gecikmesi ya da tamamen gelişmeme olarak tanımlandığı ve ek olarak stereotipik davranış, ilgi ve aktivitelerde azalmanın sık görülmesi ile tanımlandığı bilinmektedir. Bu çalışma ile; kendi genetik, evrensel bilgi, aile ve sosyal deneyim kaynakları, bilinçli olarak öğrenilen ve ortak bilinç altından gelen rolleriyle anneliğin bu ilişki ve iletişim hastalığı denilen duruma nasıl bir etkide bulunduğunun araştırılması yapılmıştır. Çalışmanın içeriğinde annenin rol alma, rol oynama ve rol yaratma aşamalarındaki tutumlarının bu durumu tetikleyip tetiklemediğine, otizmin psikodramada hangi rol aşamasında  sekteye uğradığına bakılmıştır. Bu çerçevede; psikodramanın nihai hedeflerinden, spontanite, yaratıcılık ve eylem hedefleri ile annelik rolü incelenmiştir. Araştırmanın sonucunda otizm tanılı çocuğu olan annelerin birbirleri arasında oldukça benzerlikler görülmüştür.

OSB(Otistik Spektrum Bozukluğu) Tanısı Olan Çocuklarda Psikodrama Yoluyla Sosyal Beceri Öğretimi ya da Bir Yakınlık Denemesi, Dilek Kanak- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2017
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Otistik Spekturum Bozukluğu (OSB) tanısı almış çocuklarda sosyal beceri öğretimi özel eğitimde en zor konulardan biri olmuştur. Bu çalışmanın amacı OSB tanısı almış çocuklara sosyal beceri öğretimine psikodrama yöntemlerini de dahil etmektir. Psikodramada kullanılan temel ve yardımcı tekniklerin sosyal beceri öğretiminde nasıl kullanıldıkları, uyarlamalar ve kullanılabilecek yeni yardımcı teknikler hedeflenen çalışmalardır. Araştırmada üç sosyal beceri (teşekkür etme, izin isteme ve kendini tanıtma) için hazırlanan kontrol listeleri, sosyal becerilerin kazanılmasını sağlayacak olan psikodrama yöntemi ve sosyal becerilerin değerlendirilmesi için kullanılacak sosyal beceri ölçeği tanıtılmıştır. Çalışmanın sonucunda gözlemlenmiştir ki çocukların bazılarında ısınma dahil olmak üzere zorlandıkları ve her basamağı bağımsız bir şekilde yapabilme becerisi gelişmiş ve pek çok beceriyi de yapabilir hale gelmişlerdir.

Kayıp ve Yas Sürecinde Olumsuz Beden Hafızasının Psikodrama İle Dönüştürülmesi, Pınar Cömertler- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2017
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Kayıp ve olumsuz yaşam olaylarının kişinin yaşamındaki etkisi ve ortaya çıkardığı korku, öfke, suçluluk duygularının bastırılması bir süre sonra kendini ifade etme ihtiyacı ile beraber bedende bazı rahatsızlıklar olarak kendini göstermeye başlar. Ruhsal sıkıntı ve gerilimlerin, ifade edilemeyen duyguların bedene yansıması somatik rahatsızlıklar olarak tanımlanır. Bu ifadeleri iyi yorumlayıp, psikodrama'nın güvenli ve korunaklı ortamının iyileştirici gücünden yararlanarak, kişinin olumsuz deneyimlerini ifade edebilmesine olanak tanımak, psikodramatik teknikleri kullanarak, bu yaşantıları dönüştürmek ve yeni bir gerçekliğe adım atmak mümkündür. Bu tezin amacı bedende ifade bulan somatik belirtileri psikodrama'nın nasıl yaklaştığı ve çözüm yollarının araştırılmasıdır. Çalışmaya 7 yetişkin üye katılmış ve 8 oturumluk psikodrama çalışması gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar psikodramanın eylem metodu ile yaşanılan bedensel ve duygusal katarsislerin bedendeki tutulmaları çözmedeki etkisini destekliyor.

Psikodrama ve Seçim Yapma Cesareti Rol Patolojileri Kuramı Çerçevesinde Seçim Yapma Cesaretinin Grup Ortamında İncelenmesi, Emine Durmaz – Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2017
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu çalışmanın amacı ilk bakışta zıt kutuplar olarak algılanan ve birinin varlığında ötekinin varlığının olamayacağı düşünülen cesaret/korku sürecinde her ikisinin de dengede ve iş birliği içinde olduğu anlarda sağlıklı seçimler yapılabilmesini sağlamaktır.  Bu amaçla, önce rol kuramı açısından “an”, spontanite ve yaratıcılık kavramlarının cesaret kavramı ile ilişkisi incelenmiş; sosyometrik olarak seçimlerimiz ve cesaret ilişkileri analiz edilmiştir. Ardından, kaybedilen cesaretin kazanılmasında psikodramanın rölü üzerinde durulup  bu amaçla toplanan 8 kişilik grupla, 11 haftalık psikodrama grubu oluşturulmuştur. Katılımcıların “en zorlandıkları seçimleri” üzerinden yapılan protagonist çalışmalarının değerlendirilmeleriyle çalışma tamamlanmıştır. İlk ve son oturumda uygulanan spektogram çalışmasında ise üyelerin değişme ve seçme cesaretlerinde artık bulunmuştur.

Kuşaklararası Aktarımda Anne Rolünün Ele Alınması Ve Patolojilerin Çözümlenmesi, Fadime Bayrı Bingöl  Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2017
Danışman: Neşe Karabekir Uzman Psikolog- Psikodrama Terapisti- Enstitü Koordinatörü

ÖZET 

Anne rolü, literatürde çok yönlü özellikler ile ele alınmaktadır. Kavrama, analitik, gelişimsel, sosyolojik pek çok bakış açıcı ile yaklaşmaktadır. Bu çalışmada kadınlar arasında kuşaktan kuşağa aktarılan anne rolünün aktarımına psikodrama ile bakılacaktır. Anne rolünün sergilenmesinde kuşaklararası aktarım son derece önemlidir. Bu çalışmada anne rolünün kuşaklararası aktarımı ve patolojilerin psikodrama yöntemi ile ele alınması hedeflenmiştir. Çalışmaya çeşitli mesleklerden en az lise mezunu 10 anne ile başlanmış fakat 6 anne ile tamamlanmış ve çalışma boyunca 6 protagonist çalışması yapılmıştır. Üyelerin annelerine olan duygusal yakınlıklarını somut olarak görmek için üyelere spektogram yapılmıştır. Çalışmanın sonucunda, anneannelerin kendi annelerinden gördükleri annelik tutumlarını, farkındalık kazanmadıkları için, kendi kızlarına aktardıkları görülmüştür. 

Bireysel Çocuk Psikodramasında Spontanitenin Geliştirilmesi Yolu İle Öfke Kontrolü - Okullarda Grup Psikodramasına Uygun Olmayan Öfkeli Çocukların Bireysel Psikodramayla Rol Öğrenmelerinin İncelenmesi Ve Spontanitelerinin Geliştirilmesi-Fatma Uca– Psikodramatist  

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2017
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Psikodrama felsefesine göre sağlıklı olmak yaratıcılığa olanak sağlayan spontaniteye sahip olmaktır. Dünyaya spontan şekilde gelen bebeğin spontanitesi, ilerleyen süreçte çoğunlukla kurallara uyması için aşırı kontrol veya kontrolsüzlükle bozulur. Bu tezin odağında da spontanitesi bozulan çocuklar bulunmaktadır. Bu doğrultuda okulda akranları ve öğretmenleriyle sorun yaşayan öfkeli çocuklarla yapılan bireysel çocuk psikodramasında; ısınma oyunlarının ve temel tekniklerin yardımıyla spontanitelerinin gelişimi incelenmiştir. Psikodrama sayesinde çocukların spontanlıklarının bozulmasıyla ilgili içgörü kazanmaları ve yaşadıkları sorunlara yaratıcı çözümler üretmeleri amaçlanmıştır. Uygulama için seçilen çocuklar haftada en az bir kere öfkelerinden kaynaklanan davranış sorunları sebebiyle rehberlik servisine gönderilmişlerdir. Bu kapsamda biri kız biri erkek iki çocukla bireysel psikodrama uygulaması yapılmıştır. Yapılan uygulamalarda rol öğrenmelerine bakılarak kullandıkları işe yaramayan roller yerine, spontan eylemlerde bulunabilme ve yeni roller deneme cesaretleri desteklenmiştir. Çocuklar değişime cesaret göstererek öfkelerini kontrol etmekte yeni rol ve beceriler kazanarak süreçlerini daha spontan tamamlamışlardır.

Grup Üyelerinden – Lidere, Psikodrama Sahnesinde Aktarımın (Transferansın) Varoluşu Ve Psikodramanın Onarıcı Etkisi, Ilgın Aydın– Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2017
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Sosyal bir varlık olan insan ve sosyal ilişkileri psikodramanın merkezindedir. Psikodramanın temelindeki sosyometrinin de, çıkış noktası insanlar arası ilişkilerdir. Psikodrama içerisinde, grup, yönetici ve üyeler arasında çeşitli ilişki biçimleri vardır. Bu tez çalışmasında, grupta üyelerin, yöneticiye atfettiği rollerden bağımsız; gerçek bir terapötik ilişkinin var olup olamayacağı araştırılmıştır. Ayrıca psikodramanın doğasında var olan tekniklerin, bu bağlamda grup sürecine, nasıl etki ettikleri incelenmiştir. Çalışmaya üst aşama eğitiminden mezun olan 6 kişi gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcılardan aile atomlarını çizmeleri ve sonrasında grup süreçlerinde grup liderlerine hissettikleri duyguları, duygu atomlarını çizerek göstermeleri istenmiştir. Katılımcıların grup yaşantısının başında daha yoğun olmak üzere, terapiste ebeveynlerine verdikleri tepkilere benzer tepkilerle yaklaştıkları görülmüştür.

Kadın-Erkek İlişkilerinde Aşk Bağımlılığı Örüntüsünün Psikodramatik Açıdan Ele Alınması Ve Aşk Atomu,Serra Kampeas– Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2017
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu tez çalışmasında, aşk bağımlılığı Moreno’nun Rol Kuramı açısından incelenip, kadın ve erkek ilişkisinde aşk bağımlılığı ve transferans kavramları açıklanmıştır. Ardından anne ve baba rollerinin bağımlı aşka yansımaları tartışılmış; Frida, Dalida, Amy Winehouse gibi gerçek yaşam hikayelerindeki aşk ve bağımlı aşklardan örneklere yer verilmiştir. Uygulama modeli olarak oluşturulan grup oturumlarında, bağımlı aşk yaşayan bireylerin aşk atomlarıyla, ilişkisinde bağımlılık sorunsalı yaşamayan bireylerin aşk atomlarının karşılaştırılması ve bağımlılığının sağaltımı amaçlanmıştır. Bunun için yapılan uygulamaya 6 kişi katılmış ve kişilere Spann-Fischer İlişki Bağımlılığı Ölçeği, Sosyal Atom Ölçeği, Anne-Baba Rol Atomu Ölçeği ve Aşk Atomu Ölçeği uygulanmıştır. Yapılan araştırma ve uygulama sonuçları gösteriyor ki, rol aşamalarının sırasıyla ve spontan bir şekilde yaşanmasına engel olunan, özellikle somatik ve psişik rol repertuarı ve rol beklentileri ileriki dönemde yaşanan romantik ilişkilerde bağımlılık açısından oldukça belirleyicidir

Psikocoğrafi Sınavda Ayağa Kalkmak – Sosyometri Kuramı Çerçevesinde Rezilyans Ve Spontanite Temelli Bir “Psiko-Sosyal Bağışıklık Güçlendirme” Model Önerisi, Fatma Nur Bayram– Psikodramatist.

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2017.
Danışman: Uzm. Psik. Dan., Psikodrama Eğitmeni, I.P.I Başkanı Deniz Altınay

ÖZET  

Sosyometri, bireylerin sağaltılması ve gelişmesi için kişiler arası bağlara; bağların sağlıklı kurulabilmesi ve geliştirilebilmesi içinse, insanın yaratıcı ve spontan olan, gerçekliğini yeniden belirleyebilen gücünün açığa çıkması gerektiğine vurgu yapar. Bu çalışma, Moreno’nun sosyometrik sistem teorisi ile içinde bulunulan coğrafyada yaşanılanları anlamlandırmayı, sosyometri ve sosyodrama eylem metodları ile ise kişilerin hızla değişen sosyo-politik gerçeklik karşısında daha adaptif, sağlam ve esnek duruşlar sergileyebilmelerini güçlendirmeyi hedeflemiştir. Araştırmanın sonucunda, çalışmaya katılan üyelerin gelecekle ilgili seçim yaparken coğrafi kriterlerinden çok psikocoğrafi kriterler üzerinde düşünmeye başladıkları söylenebilir. Spontaniteleri aktive olan ve rol esneklikleri gelişen üyelerin olası bir zorunluluk halinde mevcut coğrafyaya olan bağlılıklarının artmış olduğundan söz edilebilir.

Askeri Darbelerin Yarattığı Toplumsal Travmanın Psikodramatik Teorisi, Duygu Arar Altunç –Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2017
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Travmatik olay ani ve beklenmedik bir şekilde gerçekleşir. Kişi travma durumunda aklı karışmış hisseder ve yeni gelen bu rahatsız edici bilgiyi işlemekte ve eski bilgilerine adapte etmekte güçlük yaşar. Yaşanan travmatik olayların sonrasında bireylerde kaygı, gerginlik gibi duygularda artık gözlemlenir. Bu tez ise çalışmasında travmatik yaşantının psikodramatik anlamı, toplumsal travmalar ve toplumsal bir travma olarak askeri darbe ve darbe girişimlerinin psikodramatik teorisi açıklanmıştır. Ardından travmatik yaşantıların ele alınmasında psikodrama ve sosyodramanın terapötik yönlerine değinilmiştir. Askeri darbelerin yarattığı toplumsal travmalara yönelik psikodramatik bir model önerisi sunulmuştur. Uygulama kısmında da askeri darbelerin birey üzerindeki etkilerini şifalandırmak amacıyla, 15 Temmuz darbe girişimini yaşamış olan 30-35 yaş aralığındaki 6 kişilik bir örneklem  üzerinde 8 oturum olacak şekilde gerçekleştirilip değerlendirilmiştir. Yapılan çalışmalarda üyelerin hepsinde spontan tepki verme ve durumu değiştirmede zorluk yaşadığı görülmüştür.

Psikosomatik Deri Hastalıklarının Psikodrama İle Tedavisi, Nazlı Kalender Kocabaşa– Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2017
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu çalışmada öncelikle psikosomatik hastalıklar ve ruh-beden bütünlüğü incelenmiştir. Ardından, Psikosomatik deri hastalıkları, Rol Kuramına göre incelenip rollerle bağlantıları araştırılmıştır. Bu amaç ile sikosomatik deri hastalığına sahip 6 üyeden oluşan bir grup ile 8 oturum yapılmıştır. Katılımcılara “Bilinçli Farkındalık Ölçeği” ve “Duygusal İyi Oluş Ölçeği” uygulanmış, öntest-sontest puanları karşılaştılırıp değerlendirmeleri yapılmıştır. Çalışmanın sonuçları gösteriyor ki rol aşamalarını sırası ile ve spontan olarak yaşamada sorun yaşayan, özellikle psişik rol repertuvarı zayıf kalmış ve somatik role saplanmış bireylerde psikosomatik hastalıklar görülür. Bu bireylerin sınırlarını ihlal edip deri hastalığı oluşturmalarına sebep olan kişiler ile transandant roller sayesinde yüzleşme sağlandığında kişiler sıkıntılarından büyük ölçüde kurtulmuşlardır.

Dört Ana Lider Rolünün Eksikliğinin Grup İçinde Görünümü  ve Liderlerin Kendini Değerlendirme Formu, Zeynep Erdil Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2017Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

İyi bir psikodrama oturumunun sağlanması için psikodramatistin / liderin psikodrama oturumunu yönetmesi için gerekli olan profesyonel rolleri kazanmış olması önemlidir. Psikodramatistler, analist, yönetmen, terapist ve grup liderleri olarak, birbiriyle bağlantılı ve oldukça karmaşık olan bu dört ayrı işlevi yerine getirirler. Bu çalışma, liderin profesyonel rollerine ve grup uygulamalarındaki görünümüne bakarak, liderlerin eğitimde kendilerini değerlendirmek için kullanacakları bir form oluşturmayı amaçlanmıştır. Oluşturulmuş bu formun, liderlerin profesyonel rollerini belirleyip bu rollere ilişkin davranışları ortaya koymayı, böylelikle psikodramatistlerin kendilerini değerlendirmesine ve eksik buldukları yönlerini geliştirmelerine yardımcı olacağı düşünülmüştür. Çalışmaya 16 psikodramatist katılmıştır ve oluşturulan formu doldurmuşlardır. Bulgulara göre, formun her bir alt ölçeğinde bulunan soruların tutarlı bir biçimde ait oldukları rolleri ölçtüğü ve sorunlu bir madde olmadığı test edilmiştir.

Psikodrama Ve Eyleme Geçme Cesareti, Nareg Bağ– Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, 2017
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Eylem kavramı psikodrama felsefesinin temelinde yer alır ve insanlık için vazgeçilmezdir.  Ruhsal gelişim ve rol gelişim evrelerinde yaşanan olumsuzluklar kişilerin eyleme geçme cesaretini olumsuz etkileyerek ruh sağlığını tehlikeye sokabilmektedir. Burada bahsedilen eyleme geçme cesarei kişilerin spontan ve yaratıcı olma ve yaşamlarına spontan ve yaratıcı çözümler geliştirme sırası geldiğinde eyleme geçme cesaretidir. Bu araştırmanın amacı eyleme geçme cesaretinin psikodrama ile geliştirilmesini sağlamaktır. Çalışmanın hipotezinde psikodramanın kişilerin eyleme geçme cesaretini geliştireceği düşünülmüştür. Toplam 10 oturum gerçekleştirilmiş ve oturumlara 8 kişi katılmıştır. Sonuçlar incelendiğinde kişilerin eyleme geçme cesaretlerinde artış görülmüştür.

Psikodrama da Kültürler Arası Rol Çatışmalarının Ele Alınması, Veronika Cansever- Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, Haziran 2017
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Moreno’ya göre güçlü olanlar, tutunabilenler, çevrelerine uyum sağlayabilenler varlıklarını sürdürebilir ve yarına kalabilir. Bu tezin amacı, psikodrama yoluyla yabancı kadınların spontanlıklarını ve yaratıcılıklarını kullanmalarını sağlayarak Türkiye’de ve dünyada tutunmalarına yardımcı olmak, Moreno’nun deyişiyle yarına kalmalarına da katkıda bulunmaktır. Çalışmada rol ve kültür kavramları açıklanıp, psikodramada rol gelişimleri ve rol çatışmaları ardından kültürler arası rol çatışmaları incelenmiştir. Uygulama modeli üzerinden ortak dilleri Rusça olan 6 yabancı uyruklu kadın ile 10 oturumluk psikodrama grup terapisi yapılmıştır. Yapılan çalışmaların sonucu gösteriyor ki psikodrama grubunda çalışmak katılımcıların kısa sürede eski çatışmalardan kurtulup cesaret bulmalarına, kendi içlerinde, yakın çevrelerine ve topluluklarına adapte olmak için kullanabilecekleri kaynakları keşfetmelerine yardımcı oldu.

Kaygılı Çocukların Annelerinin Annelik Rollerinin Spontanite ve Kaygı Bağlamında İncelenmesi, Gülay Okutucu Karaman-Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi,Haziran 2018
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Çocuğun ilk ilişki kurduğu kişi olan anne, çocuğun hem kendi hem de kendi dışında olan ile ilgili algısının temellerini atan kişi olarak en önemli rolün sahibidir. Çocuğun dış dünyadaki yerini etkileyen önemli bir faktör olarak anne, çocuğun kendi ve dışındakilerin önem ve beklentileri arasındaki dengeyi ya da dengesizliği temsil etmektedir. Spontanite cesaretle seçim yapabilmekle vardır. Ancak söz konusu olan, yoğunlukla toplum tarafından beklenen konserve davranışları yerine getiren bir varoluş olduğunda cesaret yerini kaygıya bırakabilmektedir. Bu durumda spontaniteden bahsetmek de mümkün olmamaktadır. Bu nedenle tezin birincil amacı zaten spontan bir varlık olarak doğan çocuğun spontanitesi, annenin spontanitesinden ya da kaygısından birebir etkilendiğini ortaya koymaktır. Bunun yanında, çocuk rolündeki annenin spontanitesi de kendi annesinin spontanitesinden etkilenmektedir. Annelerin kaygılarının kendi annelerinin annelik rollerinden ne kadar etkilendiğini ortaya koymak ise tezin ikincil amacı olarak belirlenmiştir. Buradan yola çıkarak yapılacak psikodrama çalışmaları annelerin spontanitesini artırarak bu yolla çocukların kendilik gelişimlerini destekleyebilecektir.

Ebeveynlikte Rol Kestirim Testi,Oya Kürüm Halaçoğlu-Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi,Haziran 2018
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu tezin amacı, bebek sahibi olmaya karar vermiş, bebek bekleyen ve yeni ebeveyn olmuş çiftlerin edindikleri ebeveynlik rolünde birbirlerine uyum sağlamalarına destek olmak ve böylece tutarlı ebeveynlik rolleri sergilemelerine ve eş ilişkilerinin ebeveyn rolünde yaşanabilecek olumsuzluklardan korunmasına destek olacak bir psikodrama modeli sağlamaktır. Bu tezde sunulacak model ile, çiftlerin “ebeveynlik rolü”nde kendilerinin ve partnerlerinin önceliklerini, birbirlerinden beklentilerini, kendi ebeveynlerinden bugüne taşıdıkları aktarımları fark etmeleri (varsa olumsuz aktarımların temizlenmesi) ve çatışma yaratma potansiyeli bulunan noktaların sorun yaşanmadan önce çözümlenmesini sağlamak amaçlanacaktır. Bu model koruyucu ruh sağlığı kapsamında oluşturulmuş ve uygulanmıştır. Önleyici çalışmaların, tedaviden daha etkili ve ekonomik olduğu bilinmektedir. Böylece psikolojik müdahalelere ihtiyacın azalması hedeflenmektedir. Araştırmaya toplam 3 çift katılmış ve toplam 5 oturum yapılmıştır. Rol atomlarında gözlemlenen en önemli fark ilk yapılan atoma göre her birinin önemli ölçüde sadeleşmiş olmasıdır.

Tanımlanamayan İnfertilitede Anne Rolünün Kuşaklar Arası Etkisinin İncelenmesi   Abdulkadir Yiğitsoy –Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi,Haziran 2018
Danışman: Neşe Karabekir  Uzman Psikolog – Psikodrama Terapisti – Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Bu çalışmada, “tanımlanamayan infertilite” olarak bilinen ve herhangi bir fizyolojik engeli ya da bozukluğu olmamasına rağmen çocuk sahibi olamayan kadınların infertilite problemleri J. L. Moreno’nun “rol kuramı” ve “rol gelişim süreçleri” çerçevesinde ele alınmıştır. Tanımlanamayan infertilite problemi yaşayan anne adayının annesi ile kurmuş olduğu ilk ilişki incelenmiş ve kuşaklardaki ortak anne davranışlarının, bu ilk ilişki deneyimine olan etkileri üzerinde durulmuştur. Bu çalışmada anne rolü, anne rolünün alt rolleri ve özellikle de anne rolün alt bileşeni olan somatik rol düzeyinde doğuran rolü incelenmiştir. Bu rollerin alınması, oynanması ve yaratılmasına etki eden /engel oluşturan kuşaklar arası faktörlerin belirlenmesi amacıyla “aile ağacı (geno-sosyogram) uygulamaları” yapılmış ve son olarak da yaşanan rol gelişim problemine yönelik bireysel psikodrama çalışmaları düzenlenmiştir. Suçluluk ve değersizlik hissi tüm danışanların kuşaklararası çalışmasında ortaya çıkmıştır. Suçluluk, değersizlik, yetersizlik ve yalnızlık duyguları ve bunlara etki eden öfke çalışılmıştır. Çalışmalar sonucunda anne adaylarının anneleri ile ilgili olumsuz algıları, sağlıklı olanlarla yer değiştirmiştir.

Romandrama, Şule Şahin-Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi,Haziran 2018
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Romandrama; psikodrama yöntem ve teknikleriyle romanların odak olarak alındığı bir şifalanma yöntemidir. Bu noktadan hareketle romandrama, okuyucuyu romanın içindeki sahneye sokarak gerçek katarsise ulaştırma yöntemi olarak tanımlanır. Bu bir anlamda Moreno’nun katarsis kuramında yer alan ve romanların okunmasıyla elde edilen “gözlem katarsisi”nin psikodrama sahnesinde eyleme dönüşmesidir. Romanların tedavi edici özellikleri yaratıcılığın ve doğallığın getirdiği spontanite; romandaki durum ya da karakterlerle yapılan özdeşimin getirdiği katarsis ve içgörüdür. Buradan hareketle 8 kişiden oluşan bir grup ile 6 haftalık romandrama çalışması yapılmıştır. Çalışmalar kişilerdeki dirençlerin çözülmesini ve çalışmalara katılarak içgörü oluşturmalarını kolaylaştırıcı bir etki yaratmıştır. Romandrama işilerin iyileşme sürecinde benliğini tamir etmesi ya da geliştirmesine dair başlangıç amacını yerine getirmiştir.

Somatik Rol Gelişim Aşamasında Obezitenin Oluşmasına Neden Olan Anne Çocuk İlişkisi (Bir Rol Patalojisi Denemesi),Ecem Demirel Psikodramatist.

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, Haziran 2018
                      Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman                                                                

ÖZET

Bebek somatik rollerden yiyen rolünü cesaretle alır ve sonrasında psişik role geçer. Bu duyguları bir şekilde dışa vuramaz ve içten yaşar ise somatik role geri dönerek, daha güvende hissettiği alana geriler ya da eğer bu rolü yaşaması gerektiği gibi yaşayamazsa psişik role geçemez ve bu rolde saplanmış olur. Bu tezde rol patolojileri kuramı üzerinde durulmuş olup, obeziteye neden olan faktörler incelenmiştir. Ayrıca çalışmada, kendisini bütün olarak tanıyabilen bireylerin, kendilerini sadece beden ve fiziksel özellikler açısından değerlendirmemeyi öğrenmeleri, duyguların ve çocuklukta anne ile kurdukları ilişkileri Psikodrama sayesinde onarmaları, yeme davranışına ihtiyaç duymamalarına, onun yerini sevginin almasını sağlamaları hedeflenmiştir. Yapılan çalışmanın sonucu gösteriyor ki, bireylerin yaratıcılık ve spontanitesini açığa çıkarmak, hem duygusal hem de bedensel tepkilerini fark etmesini sağlamak ve kişinin duygularını yaşamaya dair cesaretlerinin artması tıkınma belirtilerinin azalmasını sağlamıştır.

Kuşaklararası Annelik Rol Atomlarında Rol Yetersizliğinin İzleri Burcu Bahtiyar Akgök-Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi Haziran 2018
Danışman: Neşe Karabekir Uzman Psikolog – Psikodrama Terapisti – Enstitü Koordinatörü

ÖZET

Annelik rolüne, literatürde kavrama, analitik, gelişimsel, sosyal psikolo­jik, sosyolojik pek çok bakış açısı ile yaklaşılabilmektir. Bu çalışmada, annelikle ilgili yetersiz hissedilen roller ele alınıp kuşaklararası aktarım etkile­ri analiz edilmiş; annelik rol atomlarının, rol yetersizliği, spontanite ve tele yapılarıyla ilişkileri kuşaklar arası geçiş bakımından incelenmiştir. Ayrıca, aile bireylerinden anne ve çocuk, çalışmanın odağına yerleştirilecek ve rol atomu bu bağlantı ile açıklanmış, annenin kendiliği ve çocuğuna bakış açısı ele alınmıştır. Ya­pılan çalışmayla annelerin; kendilerini tanıma, farkındalıklarını artırma, kendisinin ve kuşaklardaki diğer annelerin annelik rolü ile karşılaşmalarını sağlama yönünde bir katkı sağ­layacağı hedeflenmiştir. Bu amaçla beş anne ve anneanneye Annelik Rol Yetersizliği Atom Ölçeği uygulanmıştır. Çalışmalar sonucunda geçmişten kalan travmaların ve duygusal mirasların anne rolündeki etkileri danışan bazında görünür kılınmıştır. 

Sınır koyan Rolünü Bozan Psikolojik Gelişim Sürecinin Psikodramatik Teorisi Esra Taşdemir Seyitoğlu –Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi,Haziran 2018
Danışman: Neşe Karabekir  Uzman Psikolog – Psikodrama Terapisti – Enstitü Koordinatörü

ÖZET 

Psikoterapide “sınır varsa yakınlık vardır” ifadesi önemli bir yer kaplar. O ndenle genel bilinenin aksine, sağlıklı sınır koyulduğunda yakınlığın var olduğu ve arttığı bilinmektedir. Ancak sağlıksız sınır koyulduğunda yakınlık ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle de sınır eğer sağlıklı değilse yine yakınlık olmayacaktır. Sınır koyan rolü bozulmuş kişi kendini korumak ya da sınırlarına girilme endişesi ile yakınlık kurmaktan kaçınma ve sınır koyma becerisini edinememiştir. Bu kişiler için yakınlık kurmak kaygı duymaya dönüşebileceği gibi, bazen de hiç bir şekilde esneyememek, ana ve duruma göre uyumlanamamak ve hatta bu nedenle spontan olamamak anlamına gelmektedir. Hazırlanmış olan bu tezde sınır koyan rolünün nasıl bozulabileceği, kişinin izolasyonu nasıl oluşturduğu ve psikodrama grup terapisi ile nasıl iyileştirilebileceği yer almaktadır. Bu tezin amacı, ihlal edilme endişesi ile çevresine sağlıklı olmayan sınırlar koyamayan ve bu nedenle sınır koyan rolü bozulan ya da herhangi bir kaygı temelli sınır koyamayan kişilerin grup psikodraması deneyimlerinden sonra yaşayacakları değişimleri araştırmaktır. 

Annelik Rol Eğitimi: Sınır Koyma ve Yakınlık, Ebru Hocaoğlu Güzel  -Psikodramatist.

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi, Haziran 2018.
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Anne, kişiliğimizin ve varoluşumuzun bir parçasıdır. Annenin, bebeğin ihtiyaç duyduğu şeye, ihtiyaç duyduğu anda doğru bir şekilde karşılık verdiği takdirde bebek anlaşıldığını ve güvende olduğunu hisseder. Bebek, bu hislerle yetişkin yaşantısında da kendi sınırlarını bilen ve bu sınırlar doğrultusunda da hislerini açıkça dışarıya vurabilen bir birey haline gelir. Çoğu zaman ebeveynler çocuklara sınır koymakta zorlanırlar. Bu çalışmada annelerin kendilerindeki yaratıcılık ve spontanitelerini açığa çıkarmak ve duygularını yaşamaya dair cesaretlerinin artmasıyla, kendi anneleriyle olan ilişkilerinde yarım kalan psişik, sosyal, transcendental rollerdeki bozuklukları çalışmak; annelerin çocuklarına karşı daha sağlıklı bir ilişki kurmalarını sağlayacak sınır koyan ve yakınlık kuran rollerini cesaretle almaları hedeflenmiştir.

 

Rol Yetersizliği Sendromu’nun Psikodrama İle İncelenmesi ,Selda Özbay –Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi,Haziran 2018
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Rol yetersizliğine uğrayan sorunlu kişiler genellikle kendilerine yönelen rol beklentilerine göre, kendilerinden oldukça yüksek düzeyde rol davranışları istendiğini duyumsarlar. Buna karşın tutukluklarının etkisiyle de bunları çok seyrek olarak başarabilirler. Bireyler, gerçekleştiremedikleri rollerinin etkisiyle rol yetersizlikleri  yaşarlar. Rol yetersizliği sendromu ise bireylerin gelişimleri içinde rollerindeki bozulmaları sebebiyle ortaya çıkar ve kişi yaratamadığı rollerinden kaynaklı yaşam içinde uyumsuzluk yaşar. Bu çalışmada, ilk olarak rol yetersizliklerinin rol gelişimi içinde oluşum süreçleri, rol yetersizliği sendromu ve rol yetersizliği sonucu ortaya çıkan güvensizlik ve körelmeler rol kuramına göre açıklanmıştır. Tezin son bölümünde “Rol Yetersizliği Sendromu” ile ilgili 8 kişinin katıldığı 8 oturumluk psikodrama grup çalışması hedefleri, sonuç ve değerlendirmeleri yer almaktadır. Çalışmanın sonunda grup üyelerinin duygu durumlarında ve kaygı seviyelerinde olumlu derece değişimler gözlemlenmiştir. 

Psikodrama Gruplarında Protagonist ve Eşin Kültürel Atomlarının Karşılaştırılması Gizem Yıldıran-Psikodramatist

İstanbul Psikodrama Enstitüsü- Mezuniyet Tezi,Haziran 2018
Danışman: Deniz Altınay Uzman Psikolojik Danışman- Psikodrama Terapisti- Enstitü Başkanı

ÖZET

Bu tezde, protagonist ve eşlerin benzer kültürel atomlara sahip olduğu hipotezinden yola çıkarak eş üzerinden sosyometrik bağlar incelendi. Hangi noktalarda benzer ve varsa hangi noktalarda farklılıklara sahip oldukları incelenerek bu durumun protagonistin eş seçimini yaparken ne kadar belirleyici bir faktör olduğunu araştırıldı. Protagonist ve eşin kültürel atomlarına dair verileri Sosyal Atom Ölçeği’nden yola çıkarak Duygu Atomu, Anne Tutum Atomu ve Baba Tutum Atomu’nu değerlendirecek ölçekler kullanarak toplandı. Bu çalışma, her protagonist çalışmasının hemen ardından protagonist ve eşe ilgili ölçekleri verilerek uygulanmıştır. Bütün bunlar sonucunda yardımcı bilinçdışının önemli bir yansıması olan ego sosyogramı incelenmiştir. Böylece yardımcı bilinçdışı haritası oluşturmak için somut veriler elde edilmiştir. Bununla birlikte protagonistin çalıştığı konu ve sonrasında eşin protagonist olarak çalıştığı temalar arasındaki ortak bağlar da incelenmiştir. 

ÖZET

Bu araştırmanın amacı psikodrama yaşantısının bireylerin olumsuz şemalarını azalmada etkili olup olmadığını incelenmesidir. Bu çalışmada tek gruplu deneysel bir desen kullanılmıştır. Araştırmaya Gaziantep Üniversitesi Eğitim bilimleri Enstitüsü Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalında Tezsiz Yüksek Lisansa devam eden 6 öğrenci katılmıştır. Araştırmaya Young Şema Ölçeği deney grubuna uygulama öncesinde ön test olarak uygulanmıştır. Ön test ölçümlerinin ardından deney grubunda yer alan bireylerle 10 oturumundan oluşan psikodrama uygulaması gerçekleştirilmiştir. Uygulamaların bitiminden sonra yapılan son ölçümlerde deney grubuna aynı ölçme aracı tekrar uygulanmıştır. Elde edilen verilerin analizinde bağımlı gruplar için uygulanan Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi kullanılmıştır. Araştırma sonuçları psikodrama yaşantısının bireylerin olumsuz şemaları azaltmada etkili olduğunu göstermektedir. Psikodrama yaşantısının şemaları azaltmadaki bu etkinin Young Şema Envanteri’nin özellikle yetersiz özdenetim, sosyal yalıtılmışlık ve onay arama alt boyutları için geçerli olduğunu belirlenmiştir.

 

PSİKODRAMADA TERAPİST VE PROTAGONİST

ARASINDAKİ İLİŞKİNİN SINIRLARI VE GEÇİŞLİLİĞİ,  BUNUN TEDAVİDEKİ ÖNEMİ

ÖZET

 Bu tez çalışmasında, psikodramada terapist ve protagonist ilişkisindeki sınırlar, bu sınırların geçişliliği ve tedaviye etkisi konularının araştırılması hedeflenmiştir. Öncelikle, psikodramanın ne olduğu açıklanarak giriş yapılmış ve psikodramanın beş ana unsurundan ikisi olan terapist ve protagonistin tanımları verilmiştir. Ardından, ilişki ve ilk karşılaşma konusuna geçiş yapılmış, bunu takiben de sınırlar konusu; psikodramadaki sınırlar ve bu sınırların geçişliliği ait başlıklarıyla incelenmiştir.

Psikodramada bedensel temasın diğer psikoterapilerden çok farklı bir niteliği olması nedeniyle bu konu ayrı bir bölümde ele alınmıştır. Daha sonra, terapist ve protagonist ilişkisinde sınırlardaki geçişliliğinin tedavi edici etkisinin, psikodramanın farklı aşamalarında nasıl oluştuğuna sırasıyla bakılmış ve ayrıca temel tekniklerin kullanımı sırasında sınırlardaki bu geçişliliğin terapist ve protagonist ilişkisindeki tedavi edici etkisi incelenmiştir. Bu inceleme sırasında, ağırlıklı olarak Temel Aşama Süpervizyon Grubundaki çalışmalardan yararlanılmıştır. Buna ek olarak; Psikodrama Seminerleri ve Temel ve Üst Aşama Eğitimi sırasındaki grup çalışmalarından bazı örneklerle de çalışma zenginleştirilmiştir.

Tez çalışması, terapist ve protagonist ilişkisinde sınırlar ve sınırların geçişliliğiyle ilgili yaşanabilecek olası tehlikeler ve sorunlara dikkat çekilerek sonlandırılmıştır.

Özet

Bu çalışmanın amacı; psikodrama terapi tekniklerini kullanarak; kişilerin beden algısının bozulmasında annelerinin annelik rolüne bakmak ve obezite / yeme bozukluğu üzerindeki etkisi ve tedavisinde kullanılmasını araştırmaktadır. Bu çalışmada beden algısı bozuk bireylerde gözlenen yemek yemeye ya da yemek yememeye farklı anlamlar yükleme, kendini ifade etmede zorluk, duygularını yansıtmada güçlük, toplum ve çevrenin baskılarına karşın baş etmede yaşanan güçlüklerin bir eylem metodu olan psikodrama ile görünür hale getirilmesi hedeflendi. 

Yeme bozukluğu ya da obezite problemi yaşayan bireyin annesi ile kurmuş olduğu ilk ilişki incelenmiş ve bu ilk ilişki deneyiminin etkileri üzerinde durulmuştur. Anne adayının çocukluk döneminde ve hatta anne karnında, ilk gelişim döneminden başlayarak somatik alandaki eylemleri ile gelişen rol davranışı ve buna giderek artan bir gelişme ile katılan ruhsal bütünleyici unsurlar, yaşamın daha sonraki aşamalarında alacağı sosyal rollerin; bu rollerden biri olan anne rolünün temelini oluştururlar. Sosyal rol olan anne rolü birçok alt rolü içinde barındırmaktadır. Bu roller somatik, psişik, sosyal ve transandant rollerdir. Çalışmada anne rolü ve anne rolünün alt rolleri incelenmiştir.

Psikodrama her şeyin görünür hale gelmesine fırsat tanıdığından; kişi öncelikle kendisi ile karşılaşacak ve beden algısına dair olumsuzlukların farkına vararak değişme yoluna gidecektir. Psikodrama ile birlikte çalışmada yer alan kişilere sorunun nereden kaynaklandığını görme imkanı sağlanmıştır. Sonuçlar da bu bağlamda ilerlemiştir. 

Özet

Yası bitmeyen bir kardeşin yerini alan Salvador Dali, yaşadığı acıyı şöyle ifade eder: “Ben, gerçekte bana verilmeyen duygunun boşluğunu doldurarak yaşamayı öğrendim.” 

Annelik deneyimi, kadının çocuğuyla ilişkisi üzerinden, kendisini, çocukluğuna ve çocukluğundaki annesiyle ilişkisine götüren ve bunları kendi anneliğinde yeniden yarattığı bir süreçtir. Annenin kendi çocukluk tarihi tüm gerçekliği ile karşısındadır. Anne, kişinin yaşamla bağ kurmasında en önemli kişidir.

Sağlıklı gelişim aşamalarından geçememiş kişiler ebeveyn olduklarında, kendi sağlıksız rollerini kendi çocuklarına aktarırlar. O çocuklar da kendi çocuklarına aktarırlar. Bu aktarım süreci farkına varılmadığı sürece devam eder. Bu nedenle, kuşaklararası aktarım sürecinde sağlıksız rollerin farkına varılması ve değiştirilmesi son derece önemlidir.

Kuşaklararası yaklaşım; tamamlanmamış yas, görünmez sadakat, aile hesaplarının dengelenmesi, aile hesapları ve adaletsizlik, ters ebeveynlik, aile adaleti, gücenme, haksız kader, hissedilen haksızlık, yıldönümü sendromu, aile kuralları, ikame çocuklar ve genetik ensest konularını çalışır. Bu çalışmada, annenin tamamlanmamış yasının kuşaklar arasındaki aktarımı psikodrama yöntemiyle ele alınacaktır.

Anahtar sözcükler; anne rolü, kuşaklararası aktarım, tamamlanmamış yas, düşük, kürtaj, ölü doğum

Özet 

Bu tez çalışmasında çocukluk çağında fiziksel şiddet travması olan bireylerin Psikodrama Rol Kuramı açısından incelenmesi ve travmanın etkilerinin psikodrama grup terapisi yöntemi ile nasıl iyileştiği ele alınmaktadır. Psikodrama Rol Kuramında 4 rol kategorisi vardır: somatik rol, ruhsal rol, sosyal rol ve transandant rol. Somatik rol bedene dair olan her şeyi içermektedir. Rahimde aldığımız ilk ve temel rollerimizi kapsamaktadır. Diğer rol kategorileri somatik rolün üzerine gelişmektedir. Tezin içinde somatik rol de meydana gelen bu travmanın diğer rollere etkisi incelenmiştir. Travma insan yaşamını tehdit eden olaylar bütünüdür ve kişide ölecekmişçesine hisler yaratır. Fiziksel şiddet bir travma türüdür ve beden sınırları ihlal edildiği için aynı zamanda bir istismar türüdür. Bu açılardan sınır ihlallerinin de roller üzerindeki etkisi değerlendirilmektedir.

Psikodrama Kuramında yaşamda sağlıklı bir şekilde kalabilmenin ve ruhsal sağlamlığı artırmanın en önemli unsurları spontanite, yaratıcılık ve eylem açlığıdır. Fiziksel şiddet travması sonucunda spontanitemizin nasıl kaybolduğu, yaratıcılığımızın nasıl bozulduğu ve oluşan eylem açlığının etkileri tezin kapsamı içerisinde incelenmiştir. Çocukluk çağında fiziksel şiddet travması olan bireyin iyileşmesinin ise psikodrama sahnesinde eylem katarsisi, imgesel yaratım ve artık gerçeklik ile mümkün olduğu anlatılmaktadır. Bu iyileşmenin somut göstergesi olarak grup çalışması modeli uygulanması hedeflenmektedir.

Anahtar Kelime: Fiziksel Şiddet, Travma, Psikodrama

Özet
Vajinismus, vajina girişindeki kasların istemsizce kasılması sonucu cinsel birlikteliğin gerçekleşememesine verilen isimdir.

Vajinismusun meydana gelmesinde cinsiyet rollerinde yaşanan çatışma ve problemlerin önemli etkilerinin olduğu düşünülmektedir. Psikodrama literatürüne bakıldığında cinsiyet rolüne bağlı patolojiler ile ilgili pek çok araştırma ve alan yazın mevcut olmasına karşın bu patolojilerin cinsel sorunlarla ilişkili olabileceğine yönelik çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmada planlanan psikodrama grup oturumları ile cinsel problemlerin psikodramada çatışan rol atomları çalışmaları ile işlenmesi ve çözümlenmesi amaçlanmaktadır.

Bu araştırma ile vajinismus yaşayan her bir grup üyesinin  travmatik öyküleri, hayata yükledikleri anlamlar , aile ilişkilerini algılama biçimleri ve nasıl konumlandırdıkları görünür olmuştur. Bu olumsuz yaşam olaylarının, çekirdek çatışmalarının  cinsel yaşamlarını ve seçimlerini nasıl etkilediği görülmüştür. Psikodrama ile sahnelenen yaşantılar üyelerin farkındalık kazanarak yeni roller edinmesini sağlıklı seçimlerin önünün açılmasını olanaklı kılmıştır. Üyelerin vajinismus öykülerinde her birinin yaşadığı travma açığa çıkmıştır. Bu olumsuz yaşam olaylarının cinsel yaşamlarını nasıl etkilediği görülmüştür. Psikodrama ile işlenen tramatik yaşantılar üyelerin farkındalık kazanıp, kadın rolünü yenilemelerine olanak sağlamıştır. Çalışmanın hipotezi olan ‘vajinismus, cinsiyet rollerinde meydana gelen çatışma ve problemde rol oynar’ gerçekleşmiştir. Bir diğer hipotez ise ‘Psikodrama, cinsel sorunların ele alınmasında iyileştirici rol oynar’ dır. Üyelerin son test uygulamalarındaki değerlendirmeleri ve Spektogram çalışmasındaki her üyenin cinselliğe yakınlığının artması da bu hipotezi desteklemektedir.

 

Özet

Kaygı, tehdit olarak algılanan bir duruma aşırı tepki olarak gelişen huzursuzluk ve endişe hissedilmesi durumudur. 

İlk çocukluk yaşantısındaki ebeveyn tutumları ve bakım veren yakınlarının çocuğun hayatındaki konumları ve kendisinde bırakmış olduğu öğretiler, izler, çekirdek çatışmaların; yetişkinlik döneminde bireylerin yaşama yükledikleri anlamı, seçimlerini ve kendilerini değerlendirmelerinde olumlu/olumsuz yargıların temellenmesinde belirleyici rol oynadığı düşünülmektedir. Psikodrama ile incelendiğinde çekirdek çatışmalara bağlı geliştirilen olumsuz inançlar, kişinin dünyayı algılama şeklini de etkilemekte ve patolojiyi oluşturmaktadır. Bu çalışmadaki hipotezlerden biri; bireylerin erken çocukluk dönemlerinde meydana gelen aile ilişkileri ve travmatik yaşantıların rol gelişiminde yaşanan çatışma ve problemlerin kaygıların gelişiminde önemli etkilerinin olduğu; bir diğeri ise, psikodrama ile transandant rol sorunlarının ele alınması ve iyileştirilmesi ile bahsedilen kaygılı süreçlerde önemli ölçüde iyileşmelerin görülecek olmasıdır. Bu araştırma ile, psikodrama ile sahnelenen yaşantılar üyelerin farkındalık kazanarak yeni roller edinmesini sağlıklı seçimlerin önünün açılmasını olanaklı kılmıştır. Her bir üyenin kaygılarla baş etme becerileri gelişmiş ve öyle ki yok denecek kadar azalmıştır. Panik Atak yaşayan bir danışan ise asla panik atak yaşamamıştır.  Bu somut veri de göstermektedir ki; transandant rolün aktivasyonunun gerçekleştirilmesi ile bireyin an’da kalması ve zihninin gelecek-geçmiş arasında gidip gelmesinin önünün kesilmesinin mümkün olabileceği görülmüş olmuştur. Bir diğer hipotez olan transandant rol ve anlam ilişkisi de bireylerin hayatlarında aile bireylerini, seçimlerini, değerlerini yeniden konumlandırmaları ile anlamlı bir sonuca ulaşılmıştır.

 “Var olma sevinci zamanla sınırlı değildir. Başlangıcı ve sonu yoktur onun. Tanrı’nın biçim değiştirmesindeki sır, bir başka biçimde ve bir başka kılıkta tekrar var olması içindir. Peki öyleyse Tanrı nedir? O sonsuz bir bahçede, sonsuz bir oyunu sürdüren, ölümsüz bir çocuktur.”

Sri Aurobindo

Anahtar Kelimeler:

Anksiyete, Transandant Rol, Psikodrama.

Özet

Psikodramada kişiler arası ilişkilerde aynı zamanda da çift ilişkisinde tele, transferans ve empati kavramları önemli kavramlardır .Sağlıklı ilişkiler, tele ve empati süreci ile doğru orantılı iken transferans ile ters orantılıdır. Bu çalışmada aileye müdahale biçimi olarak uygulanan tekli aile- çift modeli,  tele ve empatiyi arttırdığı ve transferansı azalttığı böylece çift uyumunun arttığının gösterilmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya evli 4 çift dahil edilmiştir. Çocuklar çalışmaya dahil edilmiştir. Ön değerlendirme olarak Çift Uyum Ölçeği(ÇUÖ), transferansı belirlemek için sosyal atomun çizilmesi, birbirlerini ne kadar tanıdıkları ile ilgili envanter verilmiştir. Toplamda 6 oturum yapılmıştır ve sosyal atom, duygularını hareketlerle göster, kişilik atomları, inanç atomları ve kendi reklamını yap uygulamaları yapıldı. A,B,C,D çiftlerinde birbirlerini tanıma envaterine bakıldığında paylaşımlarının arttığı ve oturumlarda birbirlerini gözlemlediklerini göstermektedir. Birbirlerini gözlemleyerek birbirlerini olduğu gibi kabul eden A,B,D çiftlerin uyumları arttığı ÇUÖ ile gösterilmiştir. C çiftindeki ÇUÖ deki azalma olduğu sonucu görülmektedir. Çift uyumu artan çiftlerde tele ve empati artarken transferans azalmaktadır. Sonuç olarak, tekli çift modelinin çift uyumunu arttırdığı bunu da transferansın teleye dönüşümü sağlayarak yaptığı söylenebilir. 

 

Özet

Bu araştırmada, Suriyeli mülteci ve Türkiyeli gençler arasında ön yargı ile gelişen çatışma, sosyometri ve rol teorisi altında incelenecektir.  İlk olarak iki grup arasındaki ön yargı ve çatışmalar psikodramada rol çatışmaları başlığında ele alarak ve iki grup arasındaki çatışmanın, bir kişilerarası rol çatışması örneği olduğu savını içermektedir. İkinci olarak bir rol sorunu olan "rol noksanlığının" genç mülteciler ve Türkiyeliler arasındaki çatışmanın nedenlerinden biri olduğu savını içermektedir. Yürütülecek sosyodrama çalışmaları ile ön yargının keşfi amaçlanmakta, ısınma çalışmaları ve rol esnekliğinin geliştirilmesi ile rol çatışmalarının çözümlenmesi alt amaçlarıyla iki grup arasındaki kohezyonun güçlendirilmesi hedeflenmektedir. 

Anahtar kelimeler: Sosyodrama, göç, ön yargı, kohezyon

Özet

Bu çalışmada konu edilmiş olan “yerine koyulmuş (ikâme) çocuklar”, ölümü sonrasında yası tam anlamıyla tamamlanmamış birinin yerine geçen çocuklardır. Söz konusu bireylerle bugüne kadar yapılmış olan çalışmalardan biri Cain & Cain tarafından 1964 yılında yapılmış ve çalışmada bireylerin yaşadıkları psikolojik sorunlar ele alınmış, bireylerin yerine koyuldukları kişilerden etkilenme şekilleri ve bunların tedavisiyle ilgili bir bilgi yer almamıştır. Krell & Rabkin (1980) tarafından yapılan diğer çalışmada ise bu çocuklar maruz kaldıkları yetiştirilme/bakım yöntemlerine göre sınıflandırılmıştır. Bu çalışmada ise tamamlanmamış yas sonucunda ya da sürecinde doğan ve ikâme olarak büyütülen çocukların benlik algılarının, yaşamdaki seçimlerinin, geleceğe yönelik bakışlarının ve yaşamlarında farkında olmadan üstlendikleri rollerin psikodramatik olarak incelenmesi ve çözülmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçla birlikte yerine koyulmuş (ikâme) çocuklarda “başkasının yerine yaşıyor gibi hissetme” hâlinin yarattığı rol çatışmaları, kendini gerçekleştirme yolunda yaşadıkları rol karmaşaları ve kendi gibi davranmakta zorluk yaşamasına sebep olan rol güvensizliklerinin psikodramatik olarak çalışılması hedeflenmektedir. 

Anahtar Sözcükler: ikâme çocuk, yas, rol çatışması, psikodrama.

Özet

 

      Beklenmedik ani biçimde bağ kurulan nesnenin kaybıyla oluşan ve büyüme çağında bu kayba maruz kalan ergenlerde travmanın etkileri uzun yıllar devam etmektedir. Ergenlik geçmişteki çocuk ve gelecekteki yetişkin rolleri arasında kimlik arama dönemidir. Somatik değişimlerin yaşandığı, yeni psişik ve sosyal rollerin deneyimlendiği ve transandant rol içerisinde yaşamla bağ kurarak anlam bigisini aramaktadır.Yaşanan kayıplar  yaşamdan aldıkları doyumu azaltmaktadır ve rollerinde değişime sebep olmaktadır.  Kayıp olgusunun yarattığı travmaların güçlü etkileriyle baş edebilmede psikodramanın iyileştiren rolü incelenmiştir. İyileştiren rolünde Tele, katarsis, eylem açlığı, çaresiz gözlemci rolünden aktif katılımcı rolüne geçmesini sağlayan rol repertuarının geliştirilmesi, yeni rollerin deneyimlendiği bireysel psikodrama oturumlarıyla iyileşme ve yaşam doyumunun arttırılması hedeflenmektedir.

      Psikodrama sahnesinde oynanan her olay, durum, gerçekleşmiş olsun ya da olmasın yeni bir gerçeklikle tasvir edilir. Psikodramaya büyüsel bir boyut katan bu kavram artık gerçeklik olarak Moreno tarafından kazandırılmıştır. Kayıplar ve olumsuz etkileri, ergenin travma sonrası aldığı rollerde oluşan rol problemleri, azalan spontanitesi ve yaratıcılığı, geçmişin tortularının andan uzaklaşmaya olan güçlü etkileri artık gerçeklik enstrümanlarıyla yeni gerçeklikte buluşmuştur. 

Yarı yapılandırılmış bireysel psikodrama oturumlarında 4 ergen ile 6 oturum olmak üzere çalışmalar planlanmıştır.  

    Olayların Etkisi Ölçeği (Ön Test-Son Test , Travma Sonrası Bilişler Ölçeği (Ön Test-Son Test ) , Yaşam Doyumları, Ölçeği ve Kayıp Sonrası İhtiyaçlar Atomu uygulanarak oturumlar gerçekleştirildi. Bireysel psikodrama oturumlarında Isınma-Oyun ve Paylaşım aşamaları yapıldı. Psikodrama tekniklerinden; Rol değiştirme, eşleme, somutlaştırma, rol oynama, ayna bireysel seanslarda uygulanmıştır.

Özet 

Bu araştırma rol çatışmalarının kendini kabul ve öz şefkat üzerindeki etkisini incelemek amacıyla yapılacaktır. 

Araştırmanın örneklemi Psikodrama Grup Psikoterapsine katılacak üyelerden oluşacaktır. Grup üyeleri tahmini  12 kişi civarında  olacaktır. 

Çalışmada,  üyelerin öz şefkat düzeylerini tespit etmek için Öz şefkat Ölçeği, kendini kabul ve öz şefkatinin değişimini incelemek için Kendini Kabul ve Öz şefkat Atomu kullanılacaktır. Grup başlamadan öntest uygulanacak ve grup bitiminde de son test uygulanacaktır. Grup bitiminde ayrıca geribildirimler üyeler tarafından ifade edilecektir. 

Psikodrama grup psikoterapisi sonrası üyelerde rol çatışmalarında yaşanacak değişimler ile kendini kabul  ve öz şefkat düzeylerinde  anlamlı bir değişim olup olmadığı incelenecektir. 

Anahtar Kelimeler:Psikodrama, Kendini kabul,  Öz Şefkat, Rol Çatışmaları

Özet

Ergenlik dönemi bir birey için kimlik oluşturma, çocukluk rollerinden yetişkin rollerine doğru ilerlediği birtakım değişikliklerin yaşandığı ve kararların alındığı bir dönemdir. Bu dönem gelecek kaygısı, toplum içinde var olma arayışı gibi nedenlerle bireyin bir meslek sahibi olma yolunda düşüncelerinin geliştiği de bir dönemdir aynı zamanda. Bu dönemde vereceği karar birey için önemlidir. Bu çalışmada bireyin meslek seçimine yön verdiği, uzun bir süre kendisiyle birlikte anılacağı mesleğini kendine uygun şekilde seçebilmesi için psikodrama teknikleri kullanılarak bireyin farkındalığının oluşması, kendini keşfetmesi ve daha sağlıklı yönlendirmeler ile daha sağlıklı kararlar almasına yardımcı olmak amaçlanmıştır. Moreno’nun rol kuramı ve rol gelişim süreçleri içinde incelenmiştir. Ergenlerin meslek seçiminde etki alanına girme ihtimali olan tüm faktörlere değinilmeye çalışılmıştır.

Özet

 

Ergenlik  bireyin bir yandan çocukluk rollerinden uzaklaşmaya başladığı bir yandan da yetişkin rollerini almaya hazırlandığı karmaşık bir gelişim sürecidir. Aile sistemindeki eş rollerinin sönmesi sonrası alınan boşanma yahut resmi olmayan ayrılık kararının ergen üzerinde yadsınamayacak bir etkisi vardır.  Bu çalışmada evden ayrılan ebeveynin ergen rol beklentisini karşılayamaması veya ihmali sonrası oluşacağı düşünülen rol noksanlığının yaratacağı rol problemleri ele alınmış,  Moreno’nun rol kuramı ve rol gelişim süreçleri içinde incelenmiştir. Bu amaçla ergenin sağlıklı gelişiminde anne ve babadan beklenen somatik, psişik, sosyal, transandant rollere bakılarak bu rollerde yaşanacak olası anne baba rol noksanlığının yaratacağı rol problemleri üzerinde durulmuştur. Ayrıca yine anne veya baba rol noksanlığına bağlı ergende ortaya çıkacağı düşünülen rol çatışmaları, rol repertuar problemleri, rol katılığı konuları da açıklanmaya çalışılmıştır. Bu çalışma  17-19  yaş aralığında ve minimum 4 senedir anne ve babası resmi olarak boşanmış ya da ayrılmış ergenler üzerinden ele alınmış ve uygulama modelinde incelenmiştir.

 

Özet

Bu çalışmanın amacı, migren hastalarının psikodrama grubunda sosyal atomları aracılığıyla kişiler arası ilişkilerindeki migrene sebep olabilecek migreni tetikleyebilecek duygusal ve ilişkisel ögelerle çalışarak bireyin yaşam kalitesini arttırmaktır. Bu amaçla 10 üye ile 11 oturum yapılmış ve her üyenin protagonist çalışması gerçekleştirilmiştir. Sosyal atomda migrene sebep olduğu düşünülen ilişki örüntülerini anlamak ve çekirdek çatışmalara ulaşmak için protagonist çalışmalarında migren heykeli kullanılmış ve bu çalışmanın uygulama modelini oluşturmuştur. Protagonist çalışmalarının ve grup sürecinin üyelerin yaşam kalitesine, somatizsayonlarına, anksiyetelerine ve ilişkilerine ne derece etki edeceğini anlamak için SF- 36 Yaşam Kalitesi Ölçeği, Sosyal Atom Ölçeği, Durumluluk Sürekli Kaygı Ölçeği, DSM-5 Düzey Bedensel Belirti Ölçeği ilk oturumda ön test, son oturumda son test olarak uygulanmıştır. Ölçekler arasındaki farka bakıldığı zaman psikodrama grup psikoterapisinin migren hastalarının somatizasyon bozukluklarında ortalama %33 lük bir düşüşle iyileşme sağladığı; anksiyete seviyelerinde ortalama %15,5’lik bir düşüşle iyileşme sağladığı; yaşam kalitelerini ortalama %10,9 artırdığı görülmüştür.

Özet

      Bu çalışmada sınav kaygısı yaşayan dört lise öğrencisi ile gerçekleştirilecek bireysel psikodrama oturumları süresince öğrencilerin sosyal rollerinin incelenmesi ve oturumlar sonucunda sınav kaygılarının azalması amaçlanmıştır. Sınav kaygısı yaşayıp bu konuda destek için başvuruda bulunan dört lise öğrencisine Spielberger’in sınav kaygısı envanteri bireysel psikodrama oturumlarına başlamadan önce  ve  oturumlar bittikten sonra uygulanacaktır. Bu öğrencilerle 8 bireysel psikodrama  oturumu gerçekleştirilecektir. Oturumlar boyunca yapılacak çalışmalarda psikodrama teknikleri kullanılarak bireysel psikodrama yapılacaktır. Çalışma bittikten sonra öğrencilere uygulanan ön test-son test puanları arasında anlamlı farklılık olup olmadığı incelenecektir. Bireysel oturumlar süresince öğrencilerin sosyal rolleri yaşadıkları sınav kaygısı çerçevesinde değerlendirilerek detaylı olarak araştırılacak ve açıklanacaktır. Çalışma sonucunda öğrencilerin kendilerine                 uygulanacak psikodrama teknikleriyle iç görü kazanmaları, gerçeği test etmeleri, alternatif düşünce geliştirmeleri, spontanitelerinin gelişmesiyle davranış değişikliği yaşamaları ve rol repertuarlarının genişlemesi amaçlanmaktadır. Öğrencilerin rol repertuarları, rol çatışmaları, aldıkları ve almadıkları roller hangi sosyal rolünde nasıl problemler yaşadıkları bireysel oturumlar süresince araştırılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Kaygı, sınav kaygısı, psikodrama, sosyal rol.

ÖZET

 

İnsanlık tarihi boyunca baş ağrısı sıkça rastlanan bir sağlık sorunu olmuştur. Baş ağrısı bir ağrıdan öte, kişinin hayatına birçok farklı kısıtlamalar getirmektedir. Önceleri psikosomatik hastalıkların sadece fiziksel rahatsızlık olduğu ve ilaç kullanımı ile tedavi edilmeye çalışıldığı bilinmektedir. Ancak ilerleyen zamanlarda baş ağrılarının aslında çok yönlü olduğu anlaşılmış ve psikolojik etkileri incelenmeye başlanmıştır. Psikosomatik bozukluk olan migren de psikolojik tıkanıklık nedeniyle ortaya çıkmaktadır ve söylenemeyen duygular organ dilini seçerek, bedende vücut bulur. Eylem psikoterapisi olan psikodramanın tam da burada “Anlatma, yap! Anlatma, yaşa!” ilkesi, sözcüklerin kısıtlılığından kurtararak insanda varolan tüm fonksiyonların kullanılmasına olanak vermektedir.

Araştırmanın Amacı: Migreni olan annelerin psikodrama grup terapisi ile psişik rollerine dair farkındalık kazanarak, duygularını fark etmeleri, onları kabul ederek ifade etmeleri, böylece somatizasyonun azaltılması amaçlanmaktadır.

Yöntem: Grup çalışması, İstanbul’da bulunan, migren tanısı almış, 25-58 yaş aralığındaki 8 anne ile gerçekleştirilmiştir. Psikodrama grubu 9 oturum gerçekleştirilmiş olup, her bir oturum süresi 2 saat olacak şekilde, haftada 1 defa olmak üzere uygulanmıştır. Araştırmaya katılım sağlayan bireylere; Onam- Bilgilendirilmiş Onam, Anamnez Formu verilmiştir. Ayrıca; Migren Semptomlarına Yönelik Likert Ölçek (ön test- son test), Roller Listesi verilerek Psikodrama Rol Atomu (ön test- son test) üzerine yerleştirme şeklinde uygulanarak veriler elde edilmiştir.

Değerlendirme: SPPSS 22 programında bulgular; yüzde, frekans, korelasyon ve wilcoxon analizleri yapılarak incelenmiştir.

Deneyimsel olarak gerçekleştirilen bu araştırmada; migren yaşayan annelerin, annelik rollerinde psikodrama grup terapisi sonunda annelerin işlevsel olmayan rollerinin azaldığı ve işlevsel rollerinin arttığı sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Migren, Baş Ağrısı, Psikosomatik, Patoloji, Hastalık, Annelik Rolleri, Anne-Bebek İlişkisi, Rol Gelişimi, Somatizasyon, Psikodrama.

ÖZET

 

Savaşlara bağlı olarak ortaya çıkan zorunlu göçler, bireylerin ve toplumların varlığına ani ve zorlayıcı biçimde inen son derece zorlayıcı olaylardır.  İnsanlara ciddi boyutlarda bir kontrolsüzlük ve güven yoksunluğu yaşatmaktadır. Zorunlu göç, insan kaynaklı kitlesel bir travmadır. Travmanın arkasındaki temel nokta kayıptır. Göç sonrası ortaya çıkan; ülke ve vatandaşlık kaybı, yakınların veya tanıdıkların kaybı, kişinin kendi gücüne inancının kaybı gibi büyük ve derin kayıplar yaşarlar.  Eski hayatın yerini zorlu mücadelelerin olduğu yeni bir yaşam aldığı için mülteciler çoklu travma yaşarlar. Bu travmaların derin etkisi kayıpların yasını tutmayı zorlaştırdığı için kayıplar tamamlanmamış yasa dönüşür.

Roller, sosyal etkileşme ve gelişme ortamında ortaya çıkar. Zorunlu göç sonrası oluşan travmatik yaşantı, rolleri belirleyen bilinçli veya bilinçdışı süreçlerdeki duygu ve düşüncelerde tıkanıklıklara neden olur. Travmatik yaşantılar, duygu, düşünce ve algılarda yanılsamalara; somatik, psişik, sosyal ve transandant rollerde kayıplara, sıçramalara ve değişikliklere neden olmaktadır. Rollere ilişkin yaşanılan tıkanıklıklar bireylerin yaratıcılık ve spontanitelerini bozar. Rol kayıpları, dil bariyeri, yer değiştirme ve sosyal dışlanma gibi yaşanılan derin kayıplar kişilerin sosyal atomlarında daralmalara, dolayısıyla sosyal ölüme neden olur.

Bu çalışmada zorunlu göç sonucu gelen mültecilerin, tamamlanmamış yası, rol kayıpları, daralan sosyal atomları psikodramatik kuramlara göre ele alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: göç travması, kayıp roller, rol atrofileri, transandant roller

ÖZET

 

Annenin çocuklarıyla birlikte yapma, birlikte hissetme ve birlikte olma hâlini engelleyen psişik rolünü bozan pek çok sebep vardır. Psişik rollerini bozan etmenlerin başında; annenin önceki deneyimleri, gelişimsel travmaları, aileden ve toplumdan gelen kuşaklararası aktarımları, spontanite yokluğu, yaratıcılık nevrozu ve eylemsizlik yer almaktadır.

Psikodrama, annelerin psişik rol travmalarını tespit edecek ve iyileştirebilecek güce sahiptir. Bu çalışmada, psikodrama grup terapisi sayesinde annelerin psişik rol travmalarının iyileştirilmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın örneklemi psişik rol travmaları bulunan 8 anneden oluşmuştur. Psikodrama grup terapisi her hafta 2 saat süren 8 oturum ile gerçekleştirilmiştir. Annelerin psişik rol travmalarından sıyrılması ile çocuklarını duymaktan korkmayan ve çocuklarını anlayan ebeveynler olmaları psikodrama aracılığıyla sağlanması amaçlanmıştır.

Annelerle psişik rol travmalarının iyileştirilmesine dair yapılan bu psikodrama grup çalışmasında da bastırılan anıların ve duyguların yeniden işlenmesine alan açılmış, duyguları ifade etmeye ve duyguları kabul etmeye dair yeni roller alınmıştır. Şefkat, sevgi, güven alan ve veren rolleri; eğlenen, keyif alan, sezen psişik rolleri gruba katılan anneler tarafından yeniden yaratıldı. Psişik rolleri almaya alan açan; koruyan, hakkını savunan, karşı koyan, hayır diyen, deneyen rolleri de grupta deneyimlenmiştir. Grup oturumlarının detayları, grup üyelerinin ön görüşmeden son oturuma kadar gösterdikleri gelişmeler detaylarıyla araştırmada sunulmuştur.

Psikodrama yönteminin; grup ortamında tekrar deneyimlenen anıların, grup aracılığıyla işlenmesi ve onarılması ile yeniden anlamlandırılarak sağaltımını sağladığını, grup üyesi annelerin travmatik yaşantılarını hatırlamaları, yas tutma sürecinin desteklenmesi, katarsisin sağlanması ve yeni rollerin deneyimlenmesi psikodrama teknikleri ile çok hızlı ve verimli bir biçimde ele alınabildiği bu araştırmada sunulmuştur. Psikodramanın özellikle erken dönem çocukluk travması yaşayan annelerin yaşadıkları travmayı hatırlayarak bilinç alanına çıkarmaları ve travmanın bugünkü yaşamları üzerine olan etkilerini algılayarak çözmelerine yardımcı olan en etkili yöntemlerden biri olduğu görülmüştür. Araştırma sonucunda da görüldüğü üzere psişik rol travmalarının annelerin yaşamına etkisinin işlenmesi ve onarılması mümkün olmuştur.

Anahtar kelimeler: Psikodrama, psişik rol, travma, gelişimsel travma, annelik.

ÖZET

 

Kadının, annelik rolünü almakla ilgili hissi, çevresel destek ve doğumla ilgili bilgisi ya da duyumları doğuma ve doğurma sürecine yaklaşımını etkileyebilir. Anne olmak bir kadının hayatındaki önemli ve özel rollerden biri olma niteliğine sahipken herkes için aynı anlamı taşımayabilir. Her kadın sağlık problemi olmadığı sürece anne olma yetisiyle dünyaya gelir ancak role dair gözlem ve deneyimleri, sunulan annelik modeli bazılarımıza anne olma yolunda destekleyici olurken bir başka kadın için aynı şey söz konusu olmayabilir. Anneliğe yaklaşım, doğuma dair bilgiler ve sunulan ya da sunulmayan destek  gibi bir sürü süreç bir kadını anne olmaktan alıkoyabilir ve hatta doğurmakla ilgili ciddi korkular geliştirmesine yol açabilir. Daha ayrıntılı bakacak olursak, doğurma korkusuna hangi etmenler sebep olabilir? Doğurma eylemini bir kadın için istenen bir eylem olmaktan çıkaran nedir?

Bu tez çalışmasında, bu sorulara cevap bulmak, annelik rollerini araştırmak, bu rollerde yaşanan çatışmaların sebeplerine bakabilmek ayrıca bu çatışmaların kadının kendi annesi ile  bağlantısına ve yine bu çatışmaların doğurma korkusuna etkisine bakabilmek hedeflenmektedir. Bu amaç doğrultusunda; annelik rolleri, rolün çatışmaları, bunların doğurma korkusuna etkileri incelenmiştir. Anneliğin toplumdaki yeri, annelik rolüne yüklenen anlam, anne olacak kadına dair annelik rolüyle ilgili beklentiler kadının kendisinde bir takım rol çatışmalarına ve bu da rolü ortaya koymakla ilgili çekincelere yol açabilmektedir, doğum anına  kadar etki eden bu korkunun rol patolojisi yaratacak boyutta olabileceği incelenmiştir. Bu korkunun ortaya çıkmasında toplumun etkisi kadar, kadına model olan kendi annesinin annelik biçiminin de rol yaratımındaki etkileyici gücü ortaya çıkmıştır. Tüm bu süreçlerin annelik ve doğurma korkusuna etki eden alt rolleri de ele alınmış ve ne şekilde bir bozucu etkiye sahip oldukları incelenmiştir. 

Bu tez hazırlanırken; yazılı kaynaklardan, diğer tezlerden, makalelerden yararlanılmıştır. Sunulan hipotezler, 10 kişiden oluşan grup  ile yapılan 10 haftalık psikodrama grup terapisi tekniğiçalışmalarında uygulanan kontrat, atom, ısınma oyunları, terapi müdahale çalışmaları ışığında ortaya çıkanlarla doğrulanmış ve yanlışlanmıştır.

Anahtar kelimeler : Doğum Korkusu, Annelik, Spontanite, Psikodrama, Rol, Hipotez,

ÖZET

 

Bu tezde psikodrama grup terapisi ve spontanite eğitimi sayesinde üyelerin spontanitelerini arttırmak ve bunun sonucunda üyelerin kaygılarının azalması, eyleme geçme cesaretlerinin artması amaçlanmaktadır. Araştırmanın evreni kaygı problemi yaşayan, eyleme geçme konusunda zorluk yaşayan 25 yaş ve üzeri 10 kişiden oluşacaktır. Psikodrama grup terapisi her hafta 2 saat süren 10 oturumdan oluşacaktır. Örneklem grubuna psikodrama grup terapisinden önce ve sonra Beck Anksiyete Envanteri, Spontanlık Değerlendirme Ölçeği ve Eyleme Geçme Cesareti Öz Değerlendirme Formu uygulanacaktır. Bulgular ön test- son test değişimlerine göre değerlendirilmiştir.

Anahtar kelimeler: Spontanite, kaygı, eylem, eyleme geçme cesareti.

ÖZET

  

Anne rolü, önemli bir roldür ve pek çok alt rolden oluşur. Empati duyan ve çocuğun duygusunu düzenleyen rolleri, anne rolünün en temel alt rollerindendir.  Çocuğun gereksinimlerinin doğru anlaşılıp karşılanarak çocuğun dünyada kendini güvende hissedebilmesi büyük oranda anneye bağlıdır. Çocuğun gereksinimlerini anlayabilmek için annenin empati kuran alt rolü hayatidir. Çocuk, duygularını düzenlemeyi büyük oranda anneden öğrenir ve duygu düzenleme sürecini anne ile etkileşiminde deneyimler. Psikodrama sahnesinde anne, empati kuran ve duygu düzenleyen alt rolleriyle karşılaşabilir ve bu rollere yakından bakılabilir.

Bu çalışmanın amacı anne rolünde empati kapasitesinin çocuğun duygu düzenleme becerilerine ve psişik rol gelişimine etkisini anlamaktır. Ayrıca psikodrama çalışmalarının annenin kendi duygu düzenleme güçlüğüne nasıl etkisi olduğuna bakılmıştır. Araştırma grubunu okulöncesi dönem çocuğu olan anneler oluşturmaktadır. 14 anne ile psikodrama grup psikoterapisi sistemine dayanan 10 oturumluk bir grup çalışması yapılmıştır. Süreç öncesinde, ön test olarak annelerin empati becerilerini ölçmek amacıyla Empatik Beceri Ölçeği-B formu, annelerin çocukların duygu düzenlemelerine dair algılarını ölçmek için Duygu Düzenleme Ölçeği ve annelerin kendi duygu düzenleme güçlüklerini ölçmek amacıyla Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği Kısa Formu kullanılmıştır. Grup çalışması sürecinin tamamlanmasının ardından aynı ölçekler son test olarak uygulanarak değişimler ve değişkenler arasındaki ilişkiler incelenmiştir.

Anahtar kelimeler: Anne Rolü, Empati, Duygu Düzenleme, Psişik Rol

ÖZET

 

Baş ağrısı insanlık tarihi boyunca en sık rastlanan sağlık sorunlarından biri olmuştur. Yaşamı boyunca hiç baş ağrısı çekmemiş bir insana rastlamak oldukça güçtür. Baş ağrısı sadece bir ağrı sorunu değil, aynı zamanda bireyin sosyal aktivitelerine ve iş hayatına getirdiği kısıtlılık, belirgin ilaç tüketimi ve artan sağlık harcamalarıyla topluma getirdiği çok yönlü yük açısından da ele alınması gereken bir sağlık sorunudur. Migren psikosomatik bir rahatsızlıktır. Psikosomatik hastalar, duygularına sözcüklerle bir anlatım yolu bulamayan kimseler olduklarından, yani “organ dilini” seçtiklerinden, ruhsal sıkıntılarını bilinçli olarak algılamamaktadırlar ve bu nedenle organ belirtisini ön planda tutup ona sıkıca sarılırlar ve hastalıklarının organik olduğuna inanıp, ruh hekimine gitmeyi düşünmezler (Koptagel, 1996). Psikodramanın tam da bu noktada “Anlatma, yap! Anlatma, yaşa!” ilkesi, sözcüklerin kısıtlı dünyasından kurtulmaya ve insanın tüm fonksiyonları ile var olmasına izin veren anahtar gibidir (Altınay, 2016). Psikodrama; bireyin grup içinde iyileştirilmesini hedefleyen bir grup psikoterapi yöntemidir. Spontanlık, yaratıcılık ve eylem dinamiklerini temel alır. Kişilerin ilişkilerini, bu ilişkilerde yaşadıkları sorunları, çatışmaları ve kendi iç dünyalarını spontan bir biçimde, bir oyunun içinde rol alarak incelemelerini ve farkındalığa ulaşmalarını sağlamaya çalışır. Bu çalışmanın amacı migren  hastalarında psikodrama grup uygulamalarının duyguları ifade etme, baş ağrısının şiddeti, süresi ve sıklığı üzerine etkisini araştırmaktır ve katılımcıların rol repertuarını geliştirerek yaşam kalitelerini arttırmaya çalışmaktır.

(Anahtar Kelimeler: Migren, Aleksitimi, Yaşam Kalitesi, Psikodrama Grup Terapisi, Rol Kuramı)

ÖZET

 

Psikodramaya göre geçmiş ya da gelecek yoktur her şey ‘’şimdi ve burada ‘’ gerçekleşmektedir. Moreno’ya göre bunu yaşatan en etkin yöntem eylem halidir. Somutlaştırma psikodramanın en önemli ve en güçlü terapötik tekniğidir. Kişi sahnede her şeyi somutlaştırabilir ve görebilir. Eylem ve somutlaştırma kişiyi sözcüklerin sınırlı dünyasından kurtarabilecek yegane yoldur. Kişinin duygusal tüm rollerini içeren pşisik rollerinde zorluklarının olması somutlaştırma ve eylem ile iyileştirilebilir. Kişi anlatma yap, anlatma göster ilkesi ile psişik rollerindeki boşlukları kırabileceği gibi dirençleriyle de yüzleşebilir. Bu sayede değişim ve dönüşüm mümkün olmaktadır.

Bu çalışmada, psikodrama grup terapisi yönteminin şimdi ve burada ilkesi çerçevesinde  eylem ve somutlaştırma teknikleri kullanılarak kişilerin psişik rollerinde yaşadıkları sorunların iyileştirilmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın evreni 25 yaş ve üzeri duygusal farkındalık ve duygusal deneyimleri anlama, anlamlandırma gibi süreçleri kapsayan psişik rollerde zorluk yaşayan 10 kişiden oluşacaktır. Üyelere demografik bilgi formu, psişik rol atomu, ve duygusal öz farkındalık ölçeği uygulanmıştır Bulgular ön-test son-test değişimlerine göre değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Psikodrama, psişik rol, şimdi ve burada, eylem

ÖZET

 

Literatüre baktığımızda anneliğe ve annelik rolüne dair bir sürü görüşle karşılaşmaktayız. Bu anneliğin ve annelik rolünün tek bir tanımı ve yolu olmadığını göstermektedir. Annelik, dinamik ve gelişen bir yolculuktur. Annelik rolü birçok sorumluluk ve görevleri içerdiğinden dolayı annelerin zaman zaman baş etmesi zor duygular ve çatışmalar yaşamalarına sebep olabilmektedir. Annelerin annelik rollerinin dışında, gelin, çalışan, çalışmayan, arkadaş, kayınvalide, öğrenci, eş, evlat, vb gibi sosyal rolleri de bulunmaktadır. Bunlarla birlikte, bu çalışmada annelerin sosyal rol çatışmalarının incelenmesi düşünülmektedir. Çalışmada psikodrama yöntemi ile bir grup annenin annelik rollerine dair farkındalık geliştirmek, annelik rolü sosyal rol çatışmalarını çözmek ve çocuklarıyla sağlıklı ve olumlu ilişki kurmasını sağlamak hedeflenmiştir. Çalışmaya çocuk sahibi olan annelerin katılması planlanmaktadır. 10 oturumluk psikodrama grup çalışması yapılması yapılmıştır. Grup üyelerine Demografik Bilgi Formu ve Ebeveynin Çocuğuyla İletişim Ölçeği verilmiştir. Bununla birlikte grup çalışmalarında Sosyal Rol Atomu ve Annelik Alt Rol Atomu uygulanmıştır.

 

Anahtar sözcükler

Psikodrama, Annelik, Sosyal Rol Çatışmaları, Anne-Çocuk İlişkisi

ÖZET

 

Psikodrama en eski grup psikoterapileri içinde yer alan ve J..L.Moreno tarafından geliştirilen gücünü insanda var olan empati, spontanlık,yaratıcılık ve eylemden alan empati, tele ve transferans ilişkilerini araştıran, felsefesi ve teorisi olan bir yöntemdir.

Ölüm, yaşamın sona ermesi nedeni ile bir kayıp durumu olarak kabul edilir ve bireylerde oldukça derin bir yasa neden olur. Yaşanan kayıptan sonra kişinin hem yeni bir düzen kurması hem hayatındaki dengeleri yeniden oturtması ve yaşama tekrar sağlıklı bir biçimde uyum sağlaması gereklidir. Bu noktada psikodrama yastan kaynaklanan duygusal, ruhsal ve davranışsal problemlerin çözümünde oldukça etkili bir yöntem olarak başvurulabilir. Çünkü psikodrama kişinin kaybı ile kurduğu ilişkiyi artık gerçeklik yoluyla sahneye getirerek gözden geçirmesine ve yeniden düzenlemesine, bitirilmemiş işlerin tamamlanması ve vedalaşmalara imkân tanır. Psikodrama ile yeniden canlandırma yoluyla tekrar yaşanılan gerçekliğin izlerini silmek mümkün olmaktadır. Yas ile ilgili terapötik süreçte psikodramatik yaklaşım ve eylem oldukça önemli bir alternatiftir.

Bu araştırmanın temel amacı, bir grup psikoterapisi yöntemi olarak kullanılan psikodramanın otuz yaş ve üstü ölüm yası yaşayan çalışma grubu üyelerine ve kontrol grubu üyelerine ön test yas ölçeği ve yas bilişleri ölçeği düzeyleri ile son test yas ölçeği ve yas bilişleri ölçeği arasında son test lehine anlamlı bir fark olduğunu ve psikodrama grup psikoterapisinin  ölüm yası üzerinde iyileştirici etkisinin olduğunu kontrol grubu ile karşılaştırarak ortaya koymak

Anahtar Kelime: Psikodrama, Yas, Rol Kuramı, Transandant Rol, Ölüm Anksiyetesi

ÖZET

 

Orgazm anını deneyimlemek spontanitemizle ilişkilidir. Spontanite bilinmeyene hazırlıklı olma ve bilinmeyenin içinde durabilmedir.  Spontanite anda olmakla ilgilidir. Anda olan kişi kaygıdan uzaktır. Kişi kaygılı olmadığında cesaretle orgazm anına geçebilir. Bu çalışmada, psikodrama grup terapisi sayesinde kadınların spontaniteleri arttırılarak orgazmik sorunların iyileşmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın evreni orgazm sorunu yaşayan 25 yaş ve üzeri 8 kadından oluşacaktır. Psikodrama grup terapisi her hafta 2 saat süren 10oturumdan oluşacaktır. Üyelere psikodrama grup terapisinden önce Spontanlık Değerlendirme Ölçeği uygulanacaktır. Bulgular ön-test son-test değişimlerine göre değerlendirilecektir.

ÖZET

 

Psikodrama kuramı önceliğine hastalığı değil, sağlığı alan ender kuramlardan biridir. Evrendeki makro yasaların insanın mikro gerçekliğinde de geçerli olduğunu düşünen psikodramanın kurucusu Jacob Levy Moreno gözlerini, tıpkı evren gibi doğal olarak akışında olana, yolunda gidene dikmişti. İnsan, büyük bir ahenk ve düzende, kendiliğinden ilerleyen, değişen dönüşen bu evrenin bir parçasıydı. Onun doğasının koşulları da evren gibi olmalıydı. Evren gibi kendiliğinden vuku bulan, evren gibi değişebilen, dönüşebilen ve tam bu anın içinde var olan.  İnsan da evren gibi yaradılışından getirdiği eylemsellikle, spontanite ile yaşam harmonisine sağlıkla uyum sağlayabiliyordu. Spontanitesi bozulanlar ise önce bağlarından kopmaya sonra fiziksel olarak hastalanmaya başlıyordu.

Spontanitenin bozulması, An’dan kopma demektir. Hayatta kalmaya programlı insan canlısının gerçeği değerlendirme ve cevap verme yetisi spontanite bozulursa, yaşamın içinde olmak, onun bir parçası olmak yerine insan onu seyretmeye başlar. Sonsuz olasılıklar denizinde algısı sürekli en kötü senaryoları ayıklar hale gelir. Fizyolojik bir bakış açısıyla söylemek gerekirse bu stres yanıt sisteminin devamlı açık kalması demektir. Bu bozulma hem bedensel hem de psikolojik sağlamlığın sekteye uğramasının başlangıcıdır. Birbiri ile ayrılamayacak bir şekilde hayat bulmuş zihin, ruh ve beden bütünlüğünde, aşırı hassasiyet kazanmış stres yanıt sistemi, bastırılan güvensizlik, korku, öfke gibi yıkıcı duygular, bozulan gerçeği değerlendirme yetisi,spontanite, yaşamın doğal akışından kopmaya, spontan ve yaratıcı işlevin düşüşüne ve sonuçta hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olur. Bilinç belki unutabilir, zamanla kendini korumak için stres yaratan kişi ve durumlara karşı duyarsızlık geliştirebilir ama beden unutmaz. Stres hala vücuttadır. Yüzleşilmemiş bastırılmış duygular, acı, öfke fizyolojik etkilerini sürdürür ve bedenin en zayıf olduğu, genetik olarak eğilimli bulunan yerden hastalık baş gösterir.  Bu çalışmada, spontanitenin yaşamın hangi noktasında sekteye uğramaya başladığı ve fizyolojik karşılığı olarak stres yanıt sistemi aktivitesindeki bozulmanın ana kaynağının nerede olduğu araştırılacaktır. Psikodrama yöntemi ile stres yanıt sistemini hassaslaştıran inanç yapısının düzenlenmesine, bastırılmış duyguların fark edilmesine, an’da olabilmeye, spontanitenin güçlenmesi ve yaratıcılığın arttırılmasına çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Psikolojik sağlamlık, stres yanıt sistemi, spontanite, yaratıcılık